4 Ocak 2011 Salı

Son Sahne

Çevirip yüzümü saklıyorum yalnızlık kokan dudaklarımı. 

Bir tutam mutluluk var avuçlarımda hangi kalbe atsam da tadı damağımda kalsa diye düşünüyorum.

Zaman yüzünden kırışan perdelerime bakıyorum uzun uzun, hafif de sararmışlar sensiz geçen

saatlerimde içtiğim sigaralar yüzünden.

Bitkin ve sararmış halimi hatırlatıyor bana, sarhoşluğumu yüzüme vuran karanlığın.

İncindikçe büyütüyorum bana bıraktığın acıların her zerresini, 

büyüdükçe çoğalıyorum kendi aklımın sana ait köşelerinde

ve sızladıkça kalbim her gecenin aynı saatinde, 

yine sana biriktirdiklerimi yazıyorum küçük, ellerin gibi odamda.

Masallar okuyorum kendimi uyutmak için kendime,

her masalımın sonu aynı bitiyor, aynı sen gibi, olmuş ya da hiç olmamışçasına.

Kendimi kandırıyorum,

kendi ipimi çözemiyorum saatlerce uğraşmama ve kendi düğümlerime rağmen.

Her şeye bir senaryo demekle uyanıyorum her gecesini zor atlattığım gündüzlere 

ve tekrar dönüyorum kendimi hiç aramadığım hep bulduğum tiyatro sahnelerine.



Yer yer kendim oluyorum, yer yer de sen.

Acımasızca yazdığım şiirlerimi, tüm can yakanların canına okuyorum.

Tek korkum sen oluyorsun yine, her oyunun sonunda yaşadığım gibi.

Eğer bir gün çıkıp gelirsen ve beni izlersen, sakın oyun bittikten sonra ayağa kalkıp alkışlama,

çünkü giderken bitirdiğin oyununda ben seni ayakta alkışlamamıştım.

Hiç yorum yok: