30 Haziran 2011 Perşembe

Bir,İki,Üç...Umut..

İnsanoğlu bu;

hiç bitmek bilmez isteklerimiz..

sürekli bir hedefler,varılacak noktalar..

bitmez tükenmez arzular..

Bir an önce büyümek isteriz önce..

can atarız boyumuzu ölçmek için attığımız her çiziği gördüğümüzde..

böylece köklerimizi salmaya başlarız hayatımıza..

''Keşke hiç büyümeseydim'' demeye başladığımız vakit

çaresizliğimizi kabul eder ve devam ederiz yürümeye,

büyümeye..

ağır ağır,isteksizce..

Kimi zaman düşeriz,

kimi zaman dimdik kalkar yürürüz,

kimi zaman koşar yorulur,

kimi zaman tökezleriz..

bir el iter sırtımızdan  usulca kimi zaman..

kimi zaman çekiştirir birileri eteklerinizden..

bağlanmak için umut ararız kimi zaman;

yığınla da buluruz..

Önce iyi bir okul bitirmek isteriz,

sonra iyi bir iş..

Nice sevgiler gelir geçer hayatımızın orta yerinden,

kiminde acı çeker,

kiminde çektiririz..

bir eksiliriz,

bir çoğalırız..

kaybederiz bilmeden,

hiç aklımızda yokken kazanırız..

böylece oturur benliğimiz,

köklerimiz daha da derinlere iner

umutsuz kaldığımız,

tükendiğimiz zamanlar da olur elbet.

Herşey hep ne zaman çok güzel oldu ki..

isyanımız boşa;

ne çocukluk geri dönebilir,

ne değiştirmeye yeter gücümüz

geçmişi geri getirmeye..

Hep tutunacak bir dal buluruz,

ya da dallarımızı onaracak birilerini..

umutsuz kaldığımız vakit öldük demektir!..


Çok sevdiğim bir şarkı sözü gibi:

Hiçbir kere hayat bayram olmadı

yada

Her nefes alışımız bayramdı.


Bir umuttu yaşatan insanı!..






27 Haziran 2011 Pazartesi

Gece Yarısı Sancısı..

 Yorgun bakışlarım uğurluyor artık

her gidiyorum dediğinde..

Geri dönmen için bıraktığım iki damla gözyaşı

arkandan dökülen su misali..

Şimdi dörtlükler daha acı verici

yazarken..


Ve Sen daha uzaksın yanımdayken...







21 Haziran 2011 Salı

''Sadece Bi an''

Umudum yok ki beklentim olsun. Ama yine de

Dünyayı bırakmanı, dönmesini engellemeni sadece bizi düşünmeni isterdim.

Sorumluluklarını unutmanı isterdim.

Sonucunu bilmeden âşık olmanı isterdim.

Umurunda olmak isterdim.

Uzaktan izleyişlerimin farkına varmanı, sana duyduğum sıcaklığı bana karşı duymanı isterdim.

Gözlerine baktığımda söylediğim yalanların farkına varmanı

ve gözlerimden doğruları istemeni isterdim.

Siyah gözlerin gözlerime değdiğinde

dudaklarının oynamasını beklediğimden duyduğum sıkıntıyı anlamanı,

çözüm bulmanı beni kurtarmanı isterdim.

Bana acı çektirdiğinin farkına varmanı isterdim.

Buna çözüm bulmanı, gözlerinin söylediğini dilinin de söylemesini isterdim.

''SENİ SEVİYORUM ''

19 Haziran 2011 Pazar

Babalar...

''Bir bebek düştüğünde,sıkıldığında

hatta acıktığında bile ''baabaaaaa!!'' diye ağladığı

görülmüş mü'' derdi hafif sitemle ve kızarak..

aklına geldiğinde küçüklüğüme dair anılar annem..

''Bütün gün ben varım ve ben ilgileniyorum

 ama ''baabaaa'' diye ağlardı bizimki,

hiç ''anne'' die aglamazdı '' diye söylendiğini hatırlarım

Aslında ilk duydugun koku anne kokusudur,

ilk karnını doyuran ve ilk kucaklayan annedir ve bir bağ başlar

orda ama derken bebek baba'yla tanışır..

Kocaman elleri ve kocaman kollarıyla kucaklayan bir baba..

derken zamanla o ilk tanışmanın ardından oturur kavramlar..

akşamları dört gözle gelmesini beklediğin,

geldiğinde 'acaba bugün bana ne getirdi'' diye ceplerini karıştırdığın,

sokakta kavga ettiğinde ''babama söylerim'' diye tehdit ettiğin bir güvence,

bir emniyet duygusu,ama aynı zamanda yaramazlık yaptığında

''babana söylerim,akşam bir baban gelsin bak neler olucak''

diye de garip bir korkuya,ürpetiye sevkedildiğin bir olgu oluşsa da

aslında güven duygusu en çok da onlara yakışmaktadır

O ürkeklik geçer bir süre sonra,taraf tutmaya başlarsın..

anneni ikna edemediğinde babanı,

babanı ikna edemediğinde annene sığınır ve seversin..

Ama hep denir ya ''kız çocukları babaya düşkündür'' diye..

doğruluğunu ölçemem ama

beni kabus gördüğüm günlerde 'öcüler'den koruyacağına inandığım,

herzaman sığınabileceğim huzurlu bir limanım,

hep yanımda olacağını bildiğim güvencem,

evlenilecek tek prensim,idolümdü..

Kocaman elli,kocaman yürekli prensim

İyi ki Varsın!..İyi ki Babam'sın!


Tüm Babaların Babalar günü kutlu olsun!..



Terkedilmiş ruhlar -2-

çıkıp cama soğuk havayı çekiyorum içime..

geceye yüzümü dönüp savuruyorum gözyaşlarımı..

anılar geçiyor gözümün önünden,dostlar,insanlar

aşklar geçiyor..

Gözüm cama vuran aksime takılıyor..

O kadar hain ki karanlık, gözyaşlarımın sesi duyulmuyor..


Hepimizin içine sevgi arayışı var,hepimiz yalnızız..

suya hasret çiçekler gibi..

Yedirip te açığa vermiyoruz yalnızca belki..

Her gece yalnızlık akıyor evlerden

birileri geceye küfrediyor

perdeleri çekilen evlerde

kimbilir ne düşler var?

...

aklımın deliliği ile dinginliği arasında gidip gelen

umutlarımı koruyorum..

ışıkları kapatıyorum..

içimde eski yeni ne varsa kusuyorum karanlığa..

yaşanmışlıklar,yokluklar,acılar,sevinçler,aşklar..

ortalığa döküyorum..

sokağa fırlatıyorum hatta,

ne kadar kırgınlığım varsa;

tutabilene aşk olsun!..
.....

hiç hesaba katmadım gözyaşlarımı bugüne kadar,

toplamadım mutluluklarımı..

alt alta koysam düşlerimi,dünyayı satın alabilirdim belki

kırgınlıklarımı toplasaydım boyumu aşardı mutlaka

bir bedeli vardır hep hayatta herşeyin ama

geçmişi mi sorgulamalıyım,

sevdiklerimden bedel mi isteyeyim,

ya sevemediklerime o zaman ne diyeyim?!

Her kimi sevmişsem bir zaman biryerlerde helalleşmişizdir elbette,

varsa alacağımız vereceğimiz onu da gözardı etmişizdir


ama zaman geçer de silinmiyor mu yaşananlar

bellek bir canavar,unutturuyor mu

her yeni gelen de, gözlerine bakıp tanıdık bir iz ararsın..

dimdik duran o yürekler aslında savaş sonrası yıkım yeridir

toplu mezarlıktır

dindi sanarsın, o sızı geçti dersin

ne zaman kendine kalsa o yürek

geçmişe döner yüzünü..

bir zamanlar sevilmiş olanın ruhunu

hep içinde taşır

6 Haziran 2011 Pazartesi

Acımasız Aşk...

Dün gece uyuyamadım yine,

Uzun zamandır taşıdığım yorgunluk hissiyle..

Aklıma sen geldin..

Hayalin..siluetin..


Bir yazı yazacaktım sana,

Seni anlatacaktı,beni anlatacaktı,

bizi anlatacaktı..

Biraz da sert olacaktı haa!..

Kıracaktı kalbini..ağlatacaktı seni..

İşin kötüsü de neye ağladığını da anlamayacaktın..


Bugüne kadar yaşanılanlar mı,

gelecekte yaşayacaklarımız mı?

Ne olacaktı seni üzen,ağlatan?!..

Nedenini,niçini,nasılı önemli değildi

Öyle yada böyle sen ağlayacaktın..

Bana acı çektirip geçmiş,

bana gülen o gözler ağlayacaktı..

...

Hayır bunu yapamıyorum işte;

yapamazdım..

O yüzden yazamıyorum işte o yazıyı..

Eğer yazsaydım, yazabilseydim eğer

son paragrafım bile hazırdı..

Yazının bitişine doğru hıncımı çıkarmak için

tekrar tekrar saldıracaktım kalemimin ucuyla üstüne..


Sana sorular soracaktım,cevabını hiçbirzaman alamayacağım sorular..


''Sen hiç böyle sevdin mi ?''diyecektim

Kalpsizlikle suçlayacaktım seni..

''Sen birine yazı yazdın mı ?'' diye soracaktım

Vefasızlıkla suçlayacaktım seni..

Bununla da yetinmeyecektim..

daha da sertleşecektim..


''Sen gecenin birinde birine birşey yazacak biri değildin'' diyecektim sana..

Kelime oyunları yapacaktım,daha sert yazıp seni kırmamak için..

Ama olmadı..yazmadım işte o yazıyı..

yazsaydım, yazabilseydim eğer

son cümlem iyi dileklerle bitmeyecekti..

''ihşallah başka biriyle mutlu olursun'' demiycektim yazıda..

senin adına hayattan garantiler istemeyecektim..

Yanlış anlama,bu kısım senle ilgili değil,benimle alakalı..

Hayattan ölüm dışında hiçbir garantiyi istemiyorum artık..

Hoş istesem de hayat vermiyor zaten..


Şimdi nasıl mıyım?!!


Yeryüzünde biten her aşk için ağlayan melekler

şimdi benim için ağlıyor..




Herşeye Rağmen..

Ne mi istiyorum?!

azıcık soluklanmak..

hatta tuttuğum gözyaşlarımı

doyasıya salmak..

bunca yorgunluğun üstüne

koynunda sadece uyumak..

herşeyi unutmak için sana koşmak istiyorum

yüreğimi yangın yerine çevirip gitmeseydin eğer..

bu karanlık korkuyu içime ekmeseydin eğer..

giderken hep geçmişten bir parça bir özlem kalır ya insan da,

boş bakışlar gidenin ardından..

bikaç güzel özel anı..

....

Tüm o güzelliklerin hayatın tadını çıkarmak varken

sessiz geceye inat neden hep uzaklara dalıp gider insan,

sessizce ağlar?

....

Yaramaz bir çocuk olup uslanmayı beklemek gibi umutlarla dolu hayat..

ama aynı zamanda acımasız..bir okadar da gaddar..

Nerde kaldı gecenin koyu karanlığında bankta oturup yıldızları seyrettiğin günler,

çimlere uzanıp gökyüzünü izlediğin anlar..?

üşüyünce çocuksu bakışlarla,tatlı gülücüklerle içimizi ısıtmak nerde kaldı?

....

Ne mi isterdim?

rüzgarla dans etmek..

ellerimle kulaklarımı kapatıp avazım cıktığı kadar bağırmak..

toprağa sıkı sıkı basarak onu hissetmeye çalışmak..

Güneş doğarken uyanmak..uyandırmak seni..

sorular sormak isterdim korkmadan,

cevabı gözlerinde saklı olurdu..

sürekli konuşmak isterdim kulağına..

Her uyandığımda hatırlamak heveslerimi

ve büyütmek onları..

Unutmak isterdim kaybettiklerimi..

Herkes saklanırken bağırmak isterdim:

-''Ben burdayım'' diye..

Her altüst olduğumda kapımda tebessümle beklemeni isterdim

ve korkmadan sormak isterdim umutlarıma:

Ne oldu bize? diye..

Ama yine de bir gün olur da kırılmış hayaller

aklına gelirse herşey için çok geç olacak

çünkü artık arkanda bıraktığın boşluk

dolmuş olacak, bir daha boşalmamak üzere..



Hiçbişiy eskisi gibi değilken

bir gerçek var

Sen de benim umudumsun

kendime kurduğum oyunumsun

cevabı yalnız gözlerde olan..


.....


Herşey bi yana özleniyorsun işte!..







4 Haziran 2011 Cumartesi

Hayat Bazen;



Hayat bazen;

yaptığın hatalardan pişmanlık duygusu yerine

öğrenilmesi gerekeni bulup çıkardığın derslerdir

sonu ya iyi olur,ya da kötü..

Bazen hayat;

bardaktan boşanırcasına yağmurdur..

şemsiyen varsa mutlusundur,yoksa vay haline!..

Hayat bazen; matematik problemleri gibidir,

çözebilmek için ömrü boyunca uğraşan da vardır,

çözemeyen de..

Bazen, kelebeğin son kanat çırpışıdır,

tuzaktan kurtulsa güzel bir hayat onu beklemektedir,

kurtulamazsa sonu acıdır

Hayat bazen; susmaktır sessizliğe sığınmaktır..bazen inadına konuşmak bağıra bağıra..

Hayat bazen; incinmektir,yüreğinizin ağrımasıdır..

güller açması yüzünüzde, yüreğinizde bazen..

Hayat bazen; uzun bir roman gibidir,

güzel yazılmışsa sonu mutlulukla biter,

karamsarsa acı ile..

Hayat bazen; devler arenasında bir mücadeledir,

ya savaşacaksındır, ya da gözlerini sımsıkı kapatacaksındır görmemek için..

Hayat bazen; ellerin ceplerinde yürümektir,amaçsız,nedensiz öylesine..

bazen maratondur yarıştığın,rakiplerini ezip geçtiğin..

Hayat bazen; iki kez göz açıp kapamaktır.

İlkinde gözünü açarsın,

bazılarına göre güzel,bazılarına göre lanet olan şu dünyayı görürsün.

Tekrar kaparsın ve bir de açarsın ki ömür bitmiş,

yanı başında yalnız(şimdilik)ağlayanlar ve Azrail kalmış.

Ve son kez kaparsın gözlerini hayata

Ve o zaman ''Hayat Bazen'' diye birşey yoktur.

Nice Yıllara Şövalye'm..

Onu tanıdığımda istanbula alışmaya çalışan

bir yandan okuyup bir yandan çalışan bir

üniversite öğrencisiydim..

aktif,enerjik ama bir okadar da toy..



Gördüğüm en kibar,en yaratıcı,en entellektüel,

en sevgi dolu insan..

Özü sözü bir..

Yüreğin ve dilin tek vücut olduğu,

Kocaman yürekli bir dev..

Mr. Heybet!.. :)

Ondan çok şey öğrendim ve

bana çok şey kattı.

Tam bir şövalye!..

Gerçek bir İnsan!..

Hayatınızda çok az insan vardır,adını duyduğunzda gülümsediğiniz,

aradığında koşmak istediğiniz,yürekten bağlı olduğunuz,size ve hayatınıza anlam katan..

öyle ender insanlardan biri benim için..

Bay karizma!..

Çizer,oynar,sunar adam:)

1 haziran'da yazın ilk günlerinde doğan Muratların Efe'si!..

Mutlu yıllar olsun..

İyi ki varsın Rüzgar saçlı yakışıklı!



Nice Güzel Üretken Senelere!...



Ceviz Ağacı..

Çok sevdiğim,gördüğüm en olgun,en kibar

insanın tavsiyesi üzerine mekana girdik..

Renkli ve konforlu bir ortam..

çalışanlar güleryüzlü..

Rahat bir atmosferi var,keyifli..

Herşeyden önemlisi muhteşem damağa hitap eden tatlıları..


Benim gibi inanılmaz bir tatlı düşkünüyseniz

keyifle saatler geçirmek isteyebileceğiniz çok güzel bir mekan..

Ceviz Ağacı..

sahibini tanımak istedim..

Levent Yüksel..

Ama bildiğimiz sanatçı Levent yüksel değil..:)

Babasının çalışma azmine,kabiliyetine yıllarca tanıklık etmiş

hani her babadan evlada bir öğreti kalır ya;

o bu öğretiyi başarıyla yerine getirmiş

bir oğul..

keyifli atmosferi,

lezzetli yemekleri ve tatlılarıyla

sohbet uzadı gitti..

Çok başarılı..

günlük ve taze tatlıları tattığım en muhteşem tatlılardı

içecek ve servis te aynı şekilde..

ikram ve şekerlemeleri de cabası..

ilk defa bir mekan hakkında yazı yazma ihtiyacı hissettim

çıktıktan sonra..


Eğer yolunuz koşuyoluna düşerse

biraz soluklanmak ve keyifli zaman geçirmek isterseniz

hele bir de benim gibi tatlı düşkünüyseniz

mutlaka uğramanız gereken bir adres..