16 Şubat 2011 Çarşamba

yalnızlığın gölgesinde kendi yüzün..

gözlerinde nemli hayaller biriken


kıyısında hayatın kendine yer arayan biriyim


gittikçe uzaklaşan,


yabancılaşan,


yalnız ve mesafeli


bir şehrin ışıkları gibi..




solgun yüzlü bir ifade


bilinmeyen bir şarkı


kırılgan bir kız çocuğu


sonbaharda rengini kaybeden bir siluet


ve yorgun bir beden..




.....


kendi kendime içimde biriktirdiğim


küfürlerimle beraber bir haykırış bu!..


bir sızı oluyor içini acıtan


ruhunda esen fırtınalar


ve


kırılmış bir kalp gibi adeta


alçıya alınamayan


sürekli acıyan..


üst üstte gelen aksilikler


bir günün batışı kadar yalnızlık


geriye dönen saatler


unutulmuş bir geçmişte


umutla uyandığın günün sonunda


biten bir başlangıç daha


kimseyi daha fazla yaşatmaz


ve ben artık öldürüyorum saatleri


ne eksik ne de fazla yaşamak için..









9 Şubat 2011 Çarşamba

içimde biriktirdiklerim...

Gece..

suskunluğa ve yalnızlığa direnmeye çlıştım                                        

yaşamaya..

sevdiklerime..

sevmediklerime..

tüm seslere kulak verdim

nefes aldım

biraz da nefes verdim

kendimle bile konuşmadan

öylece yaşardı gözlerim

........

bir ses böldü geceyi

ya itti ya kopuktu

kulaklarımı tıkamadım

herşeye rağmen devam ettim

çünkü buna gerek yoktu

yalnız umutlara kulak verdim

ne varsa umuda dair ektim beynime

nadasa bırakmadım bu sefer

hayalerimle suladım hepsini

....

sustum..

konuşmadım

kelimeleri üzmemek için

hiçbirşey söylemeden

hiçbirşey konuşmadan zamanda salındık biz..

gözlerimiz bizi hep ele verdi

yaşadıklarımız yüzümüzden okunuyordu

hep kısık bakmak hayata

ötesine düşmek zaman merdivenin

koşmak

koştukça yorulmak..

aynı şarkıyı tekrar tekrar

kendini dinlemediğin kadar dinlemek..

....

ağlıyorsun..

hep aynı şeyi yapıp

sulandırıyorsun kanı

gerçekçi olmuyor acıların

ve pıhtılaşmadan hayallerin

vazgeçiyorsun hayattan

kırılınca umutlar ve

şefkatin

sadece bekliyorsun

inanmadan öylece..

arkana dönüp bakmaktan

adım atmayı unutuyorsun

sen sonunda

ölmek diyorsun yaşadığın hayata


oysa hayatın ta kendisi

içinden çıkamadıkların

...


7 Şubat 2011 Pazartesi

Tanrı işaretleri ve arka fon


ilerliyorum

yolun başındayım

belki de sonu..

parçalanmış bir şekildeyim

ama güçlüyüm aynı zamanda.

varacağım yere doğru ilerliyorum

nelerle karşılacağım, nelere karşı koyacağım umrumda bile

değil!..

Ne de olsa kara bulutlar bir kere gezindi mi gitmek bilmez

sonuna kadar dibe inip yükselmek lazım


Yürüyorum...


içimdeki isyanlara kapatıp kulağımı

atıyorum sessizce adımlarımı..

yolun bir sonu yok

ama ben bir son bulma telaşındayım

insanlara bakıyorum

metroda,vapurda,otobüste..

neleri taşıyorlar içinde diye gözlemliyorum

her biri birbirinden farklı,

kimisi farklı alemlerde,

kimisi gözden düşmüş,

kimisi göze batmış,

kimisinin de gözü yok

ve içinde yada dışında bulunduğu

bir göz bile yok

gözü kapalı yaşayanlara rastlıyorum

ve onlar beni görmüyor,

bense onların taa gözünün içine bakıyorum

çoğu zayıf ve çaresiz...

bir kısmı güçlü ama savunmasız..

Ne kadar güçlü olduğumu düşünüyorum o an

 ve güçsüzlüğümü son dönemdeki tabi ki..


Yoruluyorum..

sakin yollarımda..

yalnız yollarımda..

sessiz..

yollarım kayıp..

yüzüm kesik,ellerim donuk,

gözlerim yaşlı..


Büyüyorum..


Birisi başrolde oynarken,diğeri arka fonda ''sokakta oynayan kız''

Birisi kralın soytarısıyken,diğeri arka fonda ''kendi halinde hiç''

Birisi hayal kurmadan yaşarken,diğeri arka fonda ''umutlarını kaybetmiş''

Birisi yerinden kalkmadan yenerken,diğeri arka fonda ''zavallı yenilmiş''


Duyuyorum..

yolun başını unuttum bile çoktan

yolculuğun sonuna yakınım

yarım yamalak düşünenenler..

acı çekenler..

hayal meyal sevgililer..

kendini unutup başkasına gidenler

bazen hepler,bazen hiçler

kendi kendine mahkum olanlar

el ele olanlar

elden ayrı düşenler..


ve fonda eski bir şarkı

duyuyorum o an

mırıldanıyorum:

''Bir ben uykusuz,bir ben huzursuz, bir ben çaresiz,bir ben sensiz''



Eve döndüm..

kapıyı açıp içeri girdim..

odama yürüdüm,

pencereye yaklaştım

ve kafamı cama yasladım

şehrin kulakları acıtan gürültüsünü dinledim biraz

masanın üzerinde duran saati duymamla

gözümün önünden geçti koca günün özeti

insanların çıkardıkları ayak seslerinin melodik yalnızlıkları

gecenin korkak ve hüzünlü bakışlarla şehri karanlığa sürüklemesini..

sürekli hareket eden şehir ve insanlar..


uyudum biraz...


uyandım...


geçen yıl hiç iyi geçmemesine rağmen

yeni yılın başları da umut vadetmiyordu

iş,aile,sağlık,özel hayat herşey kötü gidiyordu

telefon çaldı,uzun zamandır görüşemediğim eski bir dostumdu

enerjisi ve güzel haberleri ve teklifiyle bana umut oldu

ardından babamın sağlığıyla ilgili güzel haberler aldım

ilaç tedavisi olumlu gidiyormuş,beni en mutlu eden haber bu oldu

sonra beni maddi manevi zarara sokan adi ortağımı ticaret odasına şikayet etmiştim

aynı adla başka şirket açamasın ve ülkemde bu kadar rahat at koşturamasın diye

ardından ticaret odası hukuk departmanından arandım,çok olumlu haberler aldım

Ve bu yazıyı  kağıda dökerken çok sevdiğim aşık olduğum

ama kalbimi son dönem çok kırdığı ve ilgisini sevgisini göstermiyor hissettirmiyor

diye çok kızgın olduğum insan aradı

yalnız fon da bu sefer (bilgisayarımda müzik  listesi acık)

sıla dan  ''oluruna bırak ''var


Bi anda çok mutsuzken herşey ters giderken

güzel haberler aldım

bazen yukarısının işine karışmamak gerekiyor

ama bildiğim bişiy var

bu arka fon da gizemli bişiyler var:)






5 Şubat 2011 Cumartesi

Suskun ama öfkeli yürek

derinlerimde bir çığlık var

kelimelerin kadar acımasız biraz

hüzün,sessizlik,aşk,ayrılık ve

dahası

herkese rağmen, herşeye rağmen

sonbahar kadar trajik bir aşk

hikayesi var


geçmişe dönük bir yamaç,

düşmeye çok yakın bir uçurum var

gözlerin kadar derin ve koyu karanlık


ritmini kaybetmiş bir kalp var

yalnızlığa bir kaç adım yakın

ne kendinden ne gölgesinden korkan

umutlarımın içimde biriktirdiği

sana dair bir yalnızlık var,

ilerledikçe gün be gün

içimi acıtan..

......