
3 günümü dolu dolu Gökçeadada
çok fazla gözönünde olmayan
belki de ihmal edilmiş yerleri keşfederek geçirdim
ve çok mutlu olduğumu söyleyebilirim..

Türkiyenin en büyük adası
Ülkenin en batı ucu diyebiliriz..
Göçeadaya ulaşım deniz yoluyla kabatepe limanından
arabalı feribot ve deniz otobüsleriyle sağlanmakta
Nüfusun çoğunluğunun eskiden Rum olduğu adada bugün 300 den az Rum kalmış
Yoğun olarak yaşadıkları yerlere baktığınızda terkedilmiş ve ıssız bugün..
Ama köylerin ara sokaklarında dolaştığınızda eskiye ait o canlılığı
hala hissedebiliyorsunuz..
Köy demişken adada 9 köy bulunuyor
Kaleköy, Tepeköy, Uğurlu, Eski bademli,Yeni bademli,
Eşelek, Zeytinli, Şirinköy ve Dereköy..
Ağırlıklı olarak Rum köyleri olsa da Türkler de yaşıyor
Trafikten,koşuşturmadan,gürültüden bıktıysanız
Ada bunlardan uzak kafa dinlemek için ideal bence
Ada da herşey ağır çekim..
deniz..kum..rüzgar..
aaa adaya hakim olan keskin kekik kokusu nu unutmamak gerekir
Rüzgarla birlikte burnunuza gelen çeşitli ot,çiçek kokuları..
(ama adada taze kekik satılmaması ve bulamamız da
ilginç bir tezat ve hayalkırıklığıdır )
Müthiş bir sakinlik özlemiyle çıktığım yolculuk
tam da istediğim gibi sonuçlandı..
Adaya vardığımızda en yüksek noktalardan birine

konumlanmış olan -adı üstünde- Tepeköy'e gittik
Tepeköy her sene 15 Ağustos'ta Meryem Ana Panayırına
ev sahipliği yapan köy..
Köy meydanının dolup taştığı, meydana konan kazanlarla yemekler
pişirilip eğlenildiği, sokaklarda dans edip şarap içildiği kutlamalar
Köyde klise ve eski Rum mezarlığı gezilebilir
Köyü gezdikten sonra

Tepeköy ile anılan Barba Yorgo pansiyona yerleştik
Adadaki tek Rum tavernasına sahip
pansiyonun sahibi Barba Yorgo
kendisine ait bağında şarap ta üretmekte
Şaraplarının çok başarılı olduğunu malesef söyleyemeyeceğim ama
pansiyonun yemekleri ve manzarası iyiydi..
Doğup büyüdüğü topraklara sonradan geri dönen Barba Yorgo,
pansiyonculukla birlikte adaya yerleşmiş..
Restoranın manzarası gerçekten çok güzel
Küçük mütevazi odalarından fazla beklentiniz olmasın
fiyatı uygun ve son derece sakin
Kendisi de gayet güler yüzlü,esprili,hoş sohbet biri..
yaşına rağmen tüm masalrla konuklarla tek tek ilgileniyor
Konukların yarısı Türk yarısı Rum
Rum konuklarının yanına gidip ayrı Rumca takılıp espri yapıyor,
Türklerle ayrı ilgileniyor,Türkçe takılıp sohbet ederken
Ada tarihi insanın gözünün önüne geliyor
ve sonra
Reatoranda duvarda bir tabela ve yazı dikkatimi çekiyor:
İki yabancı, iki yakada
Uzo ve Rakı ile
Dumanlı kafaları
dillerinde aynı şarkı,
dudaklarında aynı tebessüm
kim inanır ki
düşman olduklarına
Barba Yorgo
Belki de herşeyi özetliyor ve anlatıyor bu yazı!..
..............
..............
Ertesi gün Aydıncık (Kefaloz) koyuna gittik
Gökçeada Sörf Eğitim Otelin de kaldık
Sörfe yeni başlayan yada profesyonel ler için uygun bir yer
Özellikle son zamanlarda daha da keşfedilen Alaçatının
kalabalıklaşmasının aksine burası sakin
ve rüzgarlı olmasına rağmen
dalgasız bir denizi var
Tesis gayet güzel,eşsiz bir manzarası var
Odalar gayet güzel ve rahat
Güzel bir restoran ve sahil cafesi var
plaja bakıyor direk
Geniş altın rengi bir kumsalı var
Çeşitli yemek menüsüyle aydıncık plajına bakan denize sıfır
restoranda yemeğinizi keyifle yiyebilir,
Gündüz sörf yapanları izleyebilirsiniz

Aydıncık koyunundan sonra diğer durak Zeytinliköy
Geleneklerinden hiçbirşey kaybetmemiş,sakin,
güzel bir Rum köyü
Dibek kahvesi ile ünlü..

Dibek kahvesi,taşa oyulmuş bir çukurda
kahve çekirdeklerinin 10 kiloluk demirlerle
ezildikten sonra elekten geçirilmesiyle yapılıyor
Kahve taze günlük sunuluyor
Gökçeadaya gittiyseniz
mutlaka dibek kahvesi içmeden dönmeyin
Köy sokaklarında ilerlerken tabelalarında yönlendirmesiyle
Beşiktaşlı Barba Hristo'nun yerine gidiyoruz..
Beşiktaşlı Barba Hristo ya beşiktaşlı denmesinin nedeni,
1930 lu yıllarda beşiktaş takımında forma giymiş olduguna dair bir efsane yayılmış ama arastırınca sadece takıma olan aşk tan dolayı
olduğunu öğrendik
En meşhur yiyeceği olan

sakızlı muhallebiyi denemek üzere
siparişi verdik.
Barba rumca 'amca ' demekmiş..Sonradan sorduğumda öğrendim
Kendisi 91 yaşında ve adada yaşıyor,
şaşıracaksınız ama ilerlemiş yaşına rağmen
tatlıları da kahveleri de kendisi hazırlıyor
yılların yorgunluğuna aldırış etmeden mutfakta
hala leziz tatlılar yapması,çalışması dikkate değer..
Hayatımda yediğim en leziz sakızlı muhalebiydi
Teşekküredip kalktıktan sonra köyü dolaşıyoruz
...........
Ve Kaleköy..
Adanın deniz kenarında tek yerleşim yeri
otellerin çoğu deniz manzarasına kurulmuş
Burda Yukarı Kaleköy de Yakamoz Restaurant
ta akşam yemeği yemeli ve
eşsiz manzarasını mutlaka görmelisiniz
Otelin terası restoran olarak ayrılmış durumda
Türk mutfağı,deniz ürünleri,zeytinyağlı yemeklerden oluşan menüsü güzel
Terastan tüm gökçeadayı kuşbakışı seyredebiliyorsunuz
Muhteşem bir günbatımı için ideal
Manzarayı seyredip fotoğraf çektikten sonra
Rakı Balık keyfi tamamlanır ve oradan ayrıldık
-devamı gelecek :)-
1 yorum:
Bekliyoruz...
Serdar
Yorum Gönder