Sana hiçbirşey söylemek istemiyorum..
Sözcükler yetersiz..
Hiçbirşey yazmak istemiyorum..
Derinine yaşadığım bu aşk koca bir yalanmış..
Şimdi kızgınım..kendime..
karanlık sularda boğuluyorum..
Ben seni mi sevdim,
Senin gözlerinle mi baktım dünyaya?!
:((
.....
sevinçti,aşktı göğsüme bastığım..
yüreğimi yakan en beteri buymuş..
bir masal olsaydın keşke,
razıydım..
güzel bir yüz kalırdı senden geriye,
hoş bir anı..saklardım..
kimsenin bilemeyeceği bir tarih..
dokunamayacağı anılar..
Ama hiçbirşey kalmadı..
Bir yokluğu varsaymışım..
Bir Hiç'e sarılmışım
tüketmişim yıllarımı..
zaman da geçer,
her aşk gibi biterdi belki de
ona da alışırdık ama belki
nasıl olsa biterdi bu aşk belki derdik
ama unutulmaz bir hatıra,gençliğin en güzel anısı olarak kalsaydı..
Sen hiçbirşeyin değerini bilmedin!..
Ben seni aşkın yerine koymuş,aldanmışım..
Hiçbir erkeğe inanmıyorum artık..
ne kadar rıza verip razı olduysam
o kadar rızamı alıp gittiler
bir daha varamadık kıymet noktasına
Alın size bir hikaye:
Soluksuzdum,gençtim..
Yaşıtlarım mitinglere,partilere
ya da konserlere giderken
ben bir evin loş odasında yalnız
nemli pikelere sarılıp sarmalanmış onu bekliyordum
Her iznimde ve izinsizliğimde o vardı
Her yanlışında kör olmuş gözlerim,
üzülsem de hatırını yıkamadığım bir gönlüm vardı..
Lanetlenmiştim sanki..
Bir örümcek ağına takılmış gibi..
Hayatımın belli bir miktarını ç/aldığını sanan bu adam
aslında tüm hayatımın her bir karesini lime lime edip
sessiz ve kimssesiz gecelerime girip beni aşk sarhoşu edendi..
Yalnızca bakardı..belki bu bile yeterdi..
Zaman geçti,toydum,büyüdüm
O benden zaten büyüktü..
Ayrılırdık
ve ansızın hayatımın orta yerinden
tekrar girerdi..
Gel-git ler arasında sevdim..
Her 'sevdim' dedikçe bir gönül rızası daha eklendi
Her 'sensiz naparım ben'' diyişimde bir ağ daha eklendi aslında
Belki de toyluğumun cesaretsizliğiyle atamadım bu takıntıyı
adına rıza dedim,aşk dedim,özveri dedim...
Yıllar geçti..kaç doğum günüm..kaç nefes..kaç saniye..
Herşeyde bulmuştum onu,bulmak istemiştim veya.
.......
uğraşsam zımparalasam bu kadar acırmıydı bu kalp?! :((
........
Kafamda oluşturduğum hayalimdeki adamı nitelendirip
bir silüetin peşinden koşmuşum aslında
Hızla aktı-gitti herşey..
Biliyor musun?!
Kabahat sende değil,ben körmüşüm..
konduramamışım hep..
Sana karşı öfke duymuyorum artık..
akıttım gözyaşlarımı içime..
kırgın değilim,kızgın değilim..
Çünkü zaten sen yokmuşsun..
Asıl kızılacak kişi benim..
Sen hep aynıymışsın..
Senin ihanetin bana koymadı.
Beni kahreden,beni yokeden,bin pişman eden tek şey..
Bir aşk yaratmış tek başına yaşamışım..
Sen zaten yokmuşsun ki..
Senin neyine yanayım?!...
Elinde ne varsa hayata dair,ötesi hiçbir şey ya da vesair...Hani demiş ya şair: Mutluluğu sende bulan senindir; ötesi misafir...
25 Temmuz 2011 Pazartesi
24 Temmuz 2011 Pazar
Babalar ve Kızları..
Babalar hep kız çocukları için idol olmuştur
kız çocuklarının ilk aşkıdır babaları..
o evlenilcek prens....koruyucu limandır.
ilk onda anlarız erkeğin ne olduğunu ve
gördüğümüz modeli doğru sayarız.
yıllar sonra hayatımdaki bunca depremden sonra
aşk a hayata dair yaşama paylaşmaya dair tüm
kazanımlardan sonra
farkettim ki,
tüm bu yanılışlar
Babam yüzünden..
Ben de babasına aşık bir kız çocuğu olarak büyüdüm..
Onun yaptığı herşey kutsaldı..
O dünyanın en hoş adamıydı..hala da öyledir...
Onun yerini dolduracak ne bir koca ne bir sevgili gelebilir
ama biz bir ömür boyu arar dururuz..
Bir erkeğin hoş giyinmesi önemlidir benim için,çünkü babam öyle bir adamdır..
Bütün çocukluğum boyunca o modeli gödüm..
Bu yüzden takım elbisenin erkeğe çok yakıştığını düşünürüm..
Erkeğin yapılı,ses tonu tok,olgun olanını severim..neden diye baktığımda
daha pek çok özelliğin babamın niteliği olduğunu anladım..
Babam çok otoriter gözükmesine rağmen,müşfik.cömert ve sosyal bir adamdır
Vicdan sahibidir.Merhametlidir.
Saygılıdır ve güçlüdür..ipten adam alır denilen erkeklerdendir.
İnsan yıllardır içine neyi aradığını soruyor,
Oysa cevap bir çocukluk fotoğrafında..
Oyüzden benim için erkek kavramı bunun üzerine kurulu sanırım..
Bu yüzden midir acaba hayal kırıklığı yaşamamız,yada üzülmemiz?!
Bunun üzerine kurmamak gerekir..
Bizim neslin baba kavramı benzerdir,
Çünkü çoğumuzun babası dürüst,ev erkeği ve iyi babalardı..
O dönemin erkekleri olması gerektiği gibilerdi
Zaman geçtikçe,çağ sürükledikçe değişen
ve bana göre bozulmuş olan yeni neslin,baba olduklarında
bazı vasıflarının eksik kalacağını düşünmem bundandır.
Velhasıl,Babam gibi birine ratlamak
onun gibi birine aşık olma isteği bilinçaltıma yer etmiş olmalı ki,
hala o belirsiz adamı arıyorum..
Ucundan kıyısından benzeyen erkeklere aşık olmuşluğum da vardır.
ama etrafımda evli yada boşanmış arkadaşlarımın eşlerine baktığımda da
manzara hep aynı..
Sanırım Babalar ve kızları her devirde aynı hikayeleri yaşayacak gibi görünüyor
?!....
kız çocuklarının ilk aşkıdır babaları..
o evlenilcek prens....koruyucu limandır.
ilk onda anlarız erkeğin ne olduğunu ve
gördüğümüz modeli doğru sayarız.
yıllar sonra hayatımdaki bunca depremden sonra
aşk a hayata dair yaşama paylaşmaya dair tüm
kazanımlardan sonra
farkettim ki,
tüm bu yanılışlar
Babam yüzünden..
Ben de babasına aşık bir kız çocuğu olarak büyüdüm..
Onun yaptığı herşey kutsaldı..
O dünyanın en hoş adamıydı..hala da öyledir...
Onun yerini dolduracak ne bir koca ne bir sevgili gelebilir
ama biz bir ömür boyu arar dururuz..
Bir erkeğin hoş giyinmesi önemlidir benim için,çünkü babam öyle bir adamdır..
Bütün çocukluğum boyunca o modeli gödüm..
Bu yüzden takım elbisenin erkeğe çok yakıştığını düşünürüm..
Erkeğin yapılı,ses tonu tok,olgun olanını severim..neden diye baktığımda
daha pek çok özelliğin babamın niteliği olduğunu anladım..
Babam çok otoriter gözükmesine rağmen,müşfik.cömert ve sosyal bir adamdır
Vicdan sahibidir.Merhametlidir.
Saygılıdır ve güçlüdür..ipten adam alır denilen erkeklerdendir.
İnsan yıllardır içine neyi aradığını soruyor,
Oysa cevap bir çocukluk fotoğrafında..
Oyüzden benim için erkek kavramı bunun üzerine kurulu sanırım..
Bu yüzden midir acaba hayal kırıklığı yaşamamız,yada üzülmemiz?!
Bunun üzerine kurmamak gerekir..
Bizim neslin baba kavramı benzerdir,
Çünkü çoğumuzun babası dürüst,ev erkeği ve iyi babalardı..
O dönemin erkekleri olması gerektiği gibilerdi
Zaman geçtikçe,çağ sürükledikçe değişen
ve bana göre bozulmuş olan yeni neslin,baba olduklarında
bazı vasıflarının eksik kalacağını düşünmem bundandır.
Velhasıl,Babam gibi birine ratlamak
onun gibi birine aşık olma isteği bilinçaltıma yer etmiş olmalı ki,
hala o belirsiz adamı arıyorum..
Ucundan kıyısından benzeyen erkeklere aşık olmuşluğum da vardır.
ama etrafımda evli yada boşanmış arkadaşlarımın eşlerine baktığımda da
manzara hep aynı..
Sanırım Babalar ve kızları her devirde aynı hikayeleri yaşayacak gibi görünüyor
?!....
19 Temmuz 2011 Salı
Son Savaşçı
:((
Yüreğimdekileri anlatmak ne kadar zor
bir bilsen!..
Bir kadının ruhunu böylesine temiz ortaya
dökmesi kolay mı sanıyorsun?!
....
Arz ve Talep meselesi elbette..
Ben vazgeçtim!..
Al senin olsun tüm güzel sözcükler...herşey..
Ben gidiyorum!..
Hevesim kırıldı....Bilir misin bu duyguyu?!..
İçimin kıpır kıpır olduğu zamanları hatırla..
elinde,yüreğinde,aklında ne varsa paylaşmak istediğin anlar oldu mu,
vardır öyle anların di mi? anımsa o anları..
yoksa zaten ben çok yanlış bir yolda yürüdüm demektir!..
Sıradanlaştırıyorum bizi,beni,seni..
Herkes gibiyiz artık,herkes kadar olağan..
Böyle daha iyi olmalı!..
Bana değilse bile, sana iyi geliyordur sanırım.
Sana uzanan tüm yolların kapalı olduğunu
artık üzülerek net görüyorum.
Elimden başka birşey gelmiyor..
Duvarları aşamıyorum.
Zaten artık canım da istemiyor..
Yürek kıpırtısını söndüren cümlelerinden,
sevgimi körelten hiçe sayan bakışlarından,
egonun izin vermediği düşleri küçümseyişinden,
özverisiz ve donuk hallerinden sıkıldım,gidiyorum!..
Hep seni sevmeye niyetli yürekler bulacağını düşünüyorsan,haklısın!
Çok gönül bulursun senin durağına uğrayacak.
Ancak hiçbiri seni,kendini aşmaya zorlamayacak.
Son savaşçı bendim;
ben de gidiyorum!
Yüreğimdekileri anlatmak ne kadar zor
bir bilsen!..
Bir kadının ruhunu böylesine temiz ortaya
dökmesi kolay mı sanıyorsun?!
....
Arz ve Talep meselesi elbette..
Ben vazgeçtim!..
Al senin olsun tüm güzel sözcükler...herşey..
Ben gidiyorum!..
Hevesim kırıldı....Bilir misin bu duyguyu?!..
İçimin kıpır kıpır olduğu zamanları hatırla..
elinde,yüreğinde,aklında ne varsa paylaşmak istediğin anlar oldu mu,
vardır öyle anların di mi? anımsa o anları..
yoksa zaten ben çok yanlış bir yolda yürüdüm demektir!..
Sıradanlaştırıyorum bizi,beni,seni..
Herkes gibiyiz artık,herkes kadar olağan..
Böyle daha iyi olmalı!..
Bana değilse bile, sana iyi geliyordur sanırım.
Sana uzanan tüm yolların kapalı olduğunu
artık üzülerek net görüyorum.
Elimden başka birşey gelmiyor..
Duvarları aşamıyorum.
Zaten artık canım da istemiyor..
Yürek kıpırtısını söndüren cümlelerinden,
sevgimi körelten hiçe sayan bakışlarından,
egonun izin vermediği düşleri küçümseyişinden,
özverisiz ve donuk hallerinden sıkıldım,gidiyorum!..
Hep seni sevmeye niyetli yürekler bulacağını düşünüyorsan,haklısın!
Çok gönül bulursun senin durağına uğrayacak.
Ancak hiçbiri seni,kendini aşmaya zorlamayacak.
Son savaşçı bendim;
ben de gidiyorum!
13 Temmuz 2011 Çarşamba
Gel/git/me/ler...
durup durup seni özlemekten
usandım..
umutsuz bahçeyi beklemekten..
bu yürekten..kendimden..
........
seni anlatmaktan yorgunum..
kimseye değil,kendime..
seni sevmekten..özlemekten yoruldum..
......
sessizliğin içinde kendimi dinliyorum
örmüşüm kabuğumu,çekmişim zırhımı
koruyorum kendimi..
huzurum var..
yalnızlığımı bilemişim sessizliğime
ağızlara sakız olmamak için
kapatmışım kalbimi çevremdekilere,
dokunma bana;
sevmeyeceksen derinden..
...
Her taraf aşk dolu sana,
ellerinde bir var,bir yoklar..
dünya güzeli kadınlar bulabilirsin,
senin gönül durağından geçecek..
aşk aşk olmayacaksa eğer,
bırak beni gideyim kendi yoluma
kadınım sonuçta;
elbette düşer benim de zırhım,
iner yelkenlerim bir gün
konu sevda olunca..
.......
Hiç gücüm yok, görmüyor musun?
Anlamıyor musun bir darbeyi daha kaldıramayacağımı?
Ya Sev beni derinden..
Ya da Var git yoluna..
....
Duruşumu,gücümü,
nasıl tırnaklarımı geçirerek hayata tutunduğumu
fark etmiyor musun?
Bunca kötülüğün,pisliğin içinde
mücadele ediyorum..
Dalımı koparırsan nasıl kuruyacağımı anlamıyor musun?
....
Bütün güçlü duruşumu,aklımı,mantığımı,irademi
kaybediyorum yanında..
konu 'Sen' olunca,aşkım olunca
yitiyor herşey..
Hiç bana yakışmazken bırakıveriyorum kendimi,
beni alıp götüren gözlerine..
Benimle Oynama!..
Öyle bir düştüm ki ağına
çıkarmak mümkün değil içimdeki beni..
İstediğim sadece aşkın..
......
Öylesine açken gönlüm aşka,
öylesine özlerken seni,
dar vakitlere,odalara
sığmayacak kadar büyükse aşkım,
aşk aşk değilse eğer;
ne kalıyor ki geriye?
.......
Gel/git/me/lerden yoruldum
Geliyorsun..
kokunu içime çekiyorum doyasıya
sımsıkı sarılıyorum saatlerce
nasıl özlüyorum seni..
Ve sabah oluyor,güneş doğuyor
sen gidiyorsun..
herşey yeniden başlıyor..
saatlerle kavgam..günleri saymam..
hiçbir yolu yok yokluğunun?
ve ben ne zaman seni düşünsem artık
aklıma yoksunluk geliyor
Sen hiçbir zaman bu duyguyu anlayamayacaksın belki,
hiç bilmeyeceksin neden böyle hissettiğimi
ama ben hep kendimi sana saklayarak
bir umutla bekleyerek geçirmiş olacağım..
..........
Sen!
yüreğimin en temiz yeri,
gözlerinde can bulduğum!..
Mavi yalnızlığım benim..
içindeki alışılmış bir hevesse,
bir sevişme,bir dokunuş,
hepsi bir kuru öpücük içinse;
Var git yoluna!
Ne adamım olmaya soyun artık,
Ne beni sok koynuna..
Ben derin aşkımdan ve umutsuzluktan usandım!..
usandım..
umutsuz bahçeyi beklemekten..
bu yürekten..kendimden..
........
seni anlatmaktan yorgunum..
kimseye değil,kendime..
seni sevmekten..özlemekten yoruldum..
......
sessizliğin içinde kendimi dinliyorum
örmüşüm kabuğumu,çekmişim zırhımı
koruyorum kendimi..
huzurum var..
yalnızlığımı bilemişim sessizliğime
ağızlara sakız olmamak için
kapatmışım kalbimi çevremdekilere,
dokunma bana;
sevmeyeceksen derinden..
...
Her taraf aşk dolu sana,
ellerinde bir var,bir yoklar..
dünya güzeli kadınlar bulabilirsin,
senin gönül durağından geçecek..
aşk aşk olmayacaksa eğer,
bırak beni gideyim kendi yoluma
kadınım sonuçta;
elbette düşer benim de zırhım,
iner yelkenlerim bir gün
konu sevda olunca..
.......
Hiç gücüm yok, görmüyor musun?
Anlamıyor musun bir darbeyi daha kaldıramayacağımı?
Ya Sev beni derinden..
Ya da Var git yoluna..
....
Duruşumu,gücümü,
nasıl tırnaklarımı geçirerek hayata tutunduğumu
fark etmiyor musun?
Bunca kötülüğün,pisliğin içinde
mücadele ediyorum..
Dalımı koparırsan nasıl kuruyacağımı anlamıyor musun?
....
Bütün güçlü duruşumu,aklımı,mantığımı,irademi
kaybediyorum yanında..
konu 'Sen' olunca,aşkım olunca
yitiyor herşey..
Hiç bana yakışmazken bırakıveriyorum kendimi,
beni alıp götüren gözlerine..
Benimle Oynama!..
Öyle bir düştüm ki ağına
çıkarmak mümkün değil içimdeki beni..
İstediğim sadece aşkın..
......
Öylesine açken gönlüm aşka,
öylesine özlerken seni,
dar vakitlere,odalara
sığmayacak kadar büyükse aşkım,
aşk aşk değilse eğer;
ne kalıyor ki geriye?
.......
Gel/git/me/lerden yoruldum
Geliyorsun..
kokunu içime çekiyorum doyasıya
sımsıkı sarılıyorum saatlerce
nasıl özlüyorum seni..
Ve sabah oluyor,güneş doğuyor
sen gidiyorsun..
herşey yeniden başlıyor..
saatlerle kavgam..günleri saymam..
hiçbir yolu yok yokluğunun?
ve ben ne zaman seni düşünsem artık
aklıma yoksunluk geliyor
Sen hiçbir zaman bu duyguyu anlayamayacaksın belki,
hiç bilmeyeceksin neden böyle hissettiğimi
ama ben hep kendimi sana saklayarak
bir umutla bekleyerek geçirmiş olacağım..
..........
Sen!
yüreğimin en temiz yeri,
gözlerinde can bulduğum!..
Mavi yalnızlığım benim..
içindeki alışılmış bir hevesse,
bir sevişme,bir dokunuş,
hepsi bir kuru öpücük içinse;
Var git yoluna!
Ne adamım olmaya soyun artık,
Ne beni sok koynuna..
Ben derin aşkımdan ve umutsuzluktan usandım!..
11 Temmuz 2011 Pazartesi
Hükümsüzdür!..
Günler aynı tekrarlardan ibaret..
yaşam mahkumluğu bu olmalı..
Geldik ya bir kere,tekamül etmeden dönmeyeceğiz..
iyi ama dayanabileceğim bir omuz bulmalıyım
bu kalp yorgunluğuna..
elinde tuttuğu bir torba bile ağır gelirken insana,
yüreğe basan bunca ağırlığa nasıl dayanmalı?!
kalbin hasar almışsa bir kere, tamam..
............
Kalp yorgunluğu nedir bilir misiniz?!
içiniz üşür bazı geceler..
sızlar gönlün kabuk bağlamış yanları
bazen sevda artıklarından..
bazen sadece yoksunluktan..
uçurum kenarında hissedersiniz kendinizi..
bütün herşey hükmünü,anlamını yitirir..
yeminler..vaatler..
attığın imzalar..aşka dair söylediğin ne varsa..
yokolur bir anda..
........
Aşk..var olduğu anın dışında yaşamıyor..
........
Dün gece yarısı..
etrafta sesizliği korurken karanlık,
çıkıp balkona bu şehri seyrettim..
uzunca..
ışık yanan evleri..uyumamış insanları..
her yanan lambanın bir hayatın uzak işaretleri
olduğunu düşündüm..
Kaç yaşama tanıklık ediyorsa manzaram,
o kadar sevda kırıkları dolu etrafım..
Hepsi birisine, tutamadığı bir söz vermiş olmalıydı.
Hatta evliliğini,ilişkisini devam ettirenlerin bile,
ilk zamanlar verdikleri yeminlere ne kadar bağlı kaldıkları da
soru işareti..?!
Genetik olmalı, Adem ve Havva' yı hatırlayınca..
Tanrı’ya verilen sözü bile tutamayan insanoğlu,
kendi cinsine söylediğini ne kadar süre koruyabilir ki?
..........
Kafam bozuldu benim..
verdiğim bütün sözler hükümsüzdür..
hepsini ikinci bir emre kadar aşklarımın üstünden çekiyorum.
Bir daha hiç seviyorum demeyecek miyim?
Elime başkası değemez, bir daha kalbimi kimse alamaz
seninim, ölene kadar gibi cümleler söylemeyecek miyim?
Bunun cevabını şu anda vermek zor.
Mantığım söylemem diyor ama ben aşkı görünce
hemen yolunu değiştirip ardı sıra koşan deli kadının biriyim.
Belli olmaz! Kaç sarhoş tövbe edip tekrar içmemiş mi?
Kalbimi kıyıya çektim. Su aldıkça batışını izliyorum.
Bu yüzden ettiğim hiçbir yeminin geçerliliği yoktur.
Eski sevdaların da sözlerinin arkasında durup bakmıyorum.
Şimdi, kim hangi gönülde bitmeyecek sandığı sevgisine yeminler ediyorsa, orada kalsın.
Ben bir müddet daha en azından yeni bir aşka kadar kimliğimle birlikte hükümsüzüm!
yaşam mahkumluğu bu olmalı..
Geldik ya bir kere,tekamül etmeden dönmeyeceğiz..
iyi ama dayanabileceğim bir omuz bulmalıyım
bu kalp yorgunluğuna..
elinde tuttuğu bir torba bile ağır gelirken insana,
yüreğe basan bunca ağırlığa nasıl dayanmalı?!
kalbin hasar almışsa bir kere, tamam..
............
Kalp yorgunluğu nedir bilir misiniz?!
içiniz üşür bazı geceler..
sızlar gönlün kabuk bağlamış yanları
bazen sevda artıklarından..
bazen sadece yoksunluktan..
uçurum kenarında hissedersiniz kendinizi..
bütün herşey hükmünü,anlamını yitirir..
yeminler..vaatler..
attığın imzalar..aşka dair söylediğin ne varsa..
yokolur bir anda..
........
Aşk..var olduğu anın dışında yaşamıyor..
........
Dün gece yarısı..
etrafta sesizliği korurken karanlık,
çıkıp balkona bu şehri seyrettim..
uzunca..
ışık yanan evleri..uyumamış insanları..
her yanan lambanın bir hayatın uzak işaretleri
olduğunu düşündüm..
Kaç yaşama tanıklık ediyorsa manzaram,
o kadar sevda kırıkları dolu etrafım..
Hepsi birisine, tutamadığı bir söz vermiş olmalıydı.
Hatta evliliğini,ilişkisini devam ettirenlerin bile,
ilk zamanlar verdikleri yeminlere ne kadar bağlı kaldıkları da
soru işareti..?!
Genetik olmalı, Adem ve Havva' yı hatırlayınca..
Tanrı’ya verilen sözü bile tutamayan insanoğlu,
kendi cinsine söylediğini ne kadar süre koruyabilir ki?
..........
Kafam bozuldu benim..
verdiğim bütün sözler hükümsüzdür..
hepsini ikinci bir emre kadar aşklarımın üstünden çekiyorum.
Bir daha hiç seviyorum demeyecek miyim?
Elime başkası değemez, bir daha kalbimi kimse alamaz
seninim, ölene kadar gibi cümleler söylemeyecek miyim?
Bunun cevabını şu anda vermek zor.
Mantığım söylemem diyor ama ben aşkı görünce
hemen yolunu değiştirip ardı sıra koşan deli kadının biriyim.
Belli olmaz! Kaç sarhoş tövbe edip tekrar içmemiş mi?
Kalbimi kıyıya çektim. Su aldıkça batışını izliyorum.
Bu yüzden ettiğim hiçbir yeminin geçerliliği yoktur.
Eski sevdaların da sözlerinin arkasında durup bakmıyorum.
Şimdi, kim hangi gönülde bitmeyecek sandığı sevgisine yeminler ediyorsa, orada kalsın.
Ben bir müddet daha en azından yeni bir aşka kadar kimliğimle birlikte hükümsüzüm!
5 Temmuz 2011 Salı
Karalamaca...
Adımlarım geri geri gidiyor..
Bir bıkkınlık var artık üzerimde..
herkesten ve herşeyden bıktım sanki..
hiçbirşeyi görmek istemiyor gözlerim
ruhsuz..
yorgun..
günlerdir bir başağrısı..
o da kamçılıyor ruhsuzluğumu..
gittikçe dökülüyorum sapır sapır..
hani bassalar üzerime onlarca parçaya ayrılcak gibiyim
hafızamın ibresi şaştı,
hem hatırlamak ister,hem istemez
Gönül yorgunluğu...
İçimdeki çocuğun uyku saati,
yetişkin yüreğimin iptal saati..
Coşup akmaya hazır gözyaşlarım..
inadına bir kendine hapsediş..
direnişi..
omuzlarıma batan dikenlerin acısı
sırtıma binen yükün sızısı
ve
derin bir sessizlik..
...
Üzerime düşen rehavetin hakkını vermeliyim..
kaybolan gölgelerimi toplayıp uzanmalıyım geldiğim yere..
Anne karnına düşmeliyim!..
Sil baştan!..
Hayata karşı bir cenin gibi durmalıyım!..
.............
Hayatın yorgunluğu çöktü üzerime
Ey Hayat!..
Bana diklenme artık bu kadar!..
Yoruldum..
Gardımı da bıraktım..
Bir çocuk kadar savunmasızım artık!..
Bir bıkkınlık var artık üzerimde..
herkesten ve herşeyden bıktım sanki..
hiçbirşeyi görmek istemiyor gözlerim
ruhsuz..
yorgun..
günlerdir bir başağrısı..
o da kamçılıyor ruhsuzluğumu..
gittikçe dökülüyorum sapır sapır..
hani bassalar üzerime onlarca parçaya ayrılcak gibiyim
hafızamın ibresi şaştı,
hem hatırlamak ister,hem istemez
Gönül yorgunluğu...
İçimdeki çocuğun uyku saati,
yetişkin yüreğimin iptal saati..
Coşup akmaya hazır gözyaşlarım..
inadına bir kendine hapsediş..
direnişi..
omuzlarıma batan dikenlerin acısı
sırtıma binen yükün sızısı
ve
derin bir sessizlik..
...
Üzerime düşen rehavetin hakkını vermeliyim..
kaybolan gölgelerimi toplayıp uzanmalıyım geldiğim yere..
Anne karnına düşmeliyim!..
Sil baştan!..
Hayata karşı bir cenin gibi durmalıyım!..
.............
Hayatın yorgunluğu çöktü üzerime
Ey Hayat!..
Bana diklenme artık bu kadar!..
Yoruldum..
Gardımı da bıraktım..
Bir çocuk kadar savunmasızım artık!..
4 Temmuz 2011 Pazartesi
Arka Bahçem: Güven!..
Hepimiz kırmızı başlıklı kız ve kurt hikayesiyle uyuduk..
masallarla hikayelerle kandırıldık..
ama güven duygusuyla dünyaya geliriz hepimiz..
ilk duyduğumuz koku; anne kokusudur.
Önce anneye güvenmek ister,tutunuruz..
Sonra babaya,
büyüdükçe arkadaşlara ve en sonunda eşinize..
Sonsuz bir güvenle doğarız aslında
ve herkese karşı güvenimiz
boşa çıktıkça sorgulamaya başlarız..
Sorguladıkça güven duygumuz azalır
ve bazen yok olur.
Ne abartmaya gerek var, ne toz pembe bakmaya..
Önce çocukluğumuzdan başlar
annemize güveniriz,sözler verir bize,
basit gözükür ama aslında ilk güven duygusu orda oluşur.
''bakkala gidip gelirsen para üstünü sana vereceğim''
gibi..
Sonsuz bir güven vardır,gideriz..
Sonra babaya güvenmek isteriz..
''karnende hepsi beş olursa bisiklet alacağım''
Çalışırız,karnede hepsi beş gelir..
Çok basit gözükse de küçük şeyler
daha çocukken başlar
güven yada güvensizlik..
Bu dönemde pek güveni sorgulamazsın
çünkü anne babanın canıdır evladı,
tutarlar sözlerini..
Sonra arkadaşlar..okul hayatı başlar.
Anne babamız gibi onlara da güvenmek isteriz..
ama hatalar,ilk sürtüşmeler,çekişmeler
bu dönemde başlar ne yazık ki..
kardeşim dediğiniz,her yerde övdüğünüz,
onun yerine kopya çektiğiniz,ceza aldığınız arkadaşınız
bir gün bir kıza bıraktırır size kardeşliğinizi..
ya da her daim koştuğun,yanında olduğun arkadaşın
sen zor durumdayken yanında olmaz,bir anda yokoluverir..
''lanet olsun'' deyip çekip gitmek istersin
ama arkadaşındır ''canı sağolsun'' diyebilirsin sadece..
Bir gün evlenirsin,güzeldir herşey,cicim aylarında..
sonra başlar kırgınlıklar,hatalar..
kavgalar artar..
herşeyi oturtmaya çalışırsın,onu korursun,
översin çevrene,fedakarlık ne gerekiyorsa yaparsın
tek istediğin mutlu olmak..
bir gün evlendiğin adam/kadının bambaşka biri olduğunu farkedersin
tanımlayamadığın bir cisim gelir oturur boğazına..
kalbinde ağrılar,
ağlayınca geçer sanırsın,geçmez.
...
Sanırım hep limanlar aradık sığınacak kendimize..
kalabalıklarda bir umut bulmaya çalıştık
kalabalık arttıkça biz daha da ıssızlaştık
daha yalnız...
daha güvensiz..
belki de bizi bu kaos dünyadan çekip alacak bir el aradık,
bizi mutlu edecek eli..
Hep ona güvenmek istedik..
Yıllar yılı hep hayatımızda olacağını hayal ederek..
Farklı,değişen,tuhaf bir devirdeyiz şimdi..
Güvensizliğin kulaklara küpe olduğu zamanlarda..
Nedense kendimi çok hırpaladığım,
çok ağladığım bir zaman da akrabalarımdan biri
-''...Bu zamanda herkese kuşkuyla bakacaksın önce..Gazetelerde hergün neler okuyoruz.
Kuşkuyla yaklaş ki fazla zarar görmeyesin,senin iyiliğin için söylüyoruz bunları...'' demişti.
Öncelikle o ve onun gibileri kutluyorum.
Gerçekten..
Bulunduğumuz zamanın farkında çünkü..
Amatör bir ruh taşımıyor artık,bilenmiş..
Ne kadar tehlikeli,güvenilmez bir hayatın pençesindeyiz,bilincinde..
Ve bütün çabası da beni bu pençeden en az zararla çıkarmaya çalışması..
-pençede olup olmadığım tartışılır-
Yine de teşekkür ederim
Kökünü çoktan salmış bir ağacın kırılan dalı olmamı istemiyor çünkü..
Eeee??!
E si yaşayıp gidiyoruz
Fakat gitgide izoleyiz..
kör olmuşuz adeta..
işini göremeyen,kendine zarar veren
kör bir bıçak taklidi yapıyoruz..
Ve bu okadar ileri safhada ki insanlarda
her gün gazetede okuduğu,televizyonda yaptıklarından dolayı
beddua ettiğini herkes sanmaya başlıyorlar
Hayat bir oyun derler ama her seferinde..
Fakat bizim insanımız daha senaryo yazılmadan
kör olmayı başarabilmiş durumda..
Huysuzlar da üstelik..
Ellerinde bastonlar,önlerine gelen herkese vuruyorlar..
Yaşam,yaşamak bize armağan oysa..
Acısıyla,tatlısıyla,tedbiriyle,vurdumduymazlığıyla..
Genç yaşta olmama rağmen hayatın hüzünlü yada sevinçli
her yönünü gördüğüme inanıyorum
ve yaşadığım süreyle öğrenecek,görecek çok vaktim olacak..
Çok koşup çok yoruldum..
Şu an dışardan gelecek hiçbir saldırıdan korkmuyorum
içerden geleceklere de hazırım.
O denli sağlam hissediyorum kendimi..
Bir saat sonra,bir gün sonra,bir hafta sonra hatta bir dakika sonra
ne hissederim bilmiyorum fakat yaşam atölyesinde bileniyorsunuz..
Ama yine de şu bir gerçek ki;
her kötü görünenin kötü olamayabileceğini,
her iyi görünenin iyi olamayabileceğini bilerek,
adam gibi,
senaryosu birdenbire değişebilen bir oyunun içindeymiş gibi
yaşamalı insan..
Her atasözüne inanmamalı,deyimlerle yürümemeli,
annesinin hemen uyuması için uydurduğu kötü hikayelerle
büyümemeli insan..
Ne herşeye güven, ne de aşırı şüphe içinde ol!
üzülmek istemiyorsan hayatta herşeye hazırlıklı ol..
masallarla hikayelerle kandırıldık..
ama güven duygusuyla dünyaya geliriz hepimiz..
ilk duyduğumuz koku; anne kokusudur.
Önce anneye güvenmek ister,tutunuruz..
Sonra babaya,
büyüdükçe arkadaşlara ve en sonunda eşinize..
Sonsuz bir güvenle doğarız aslında
ve herkese karşı güvenimiz
boşa çıktıkça sorgulamaya başlarız..
Sorguladıkça güven duygumuz azalır
ve bazen yok olur.
Ne abartmaya gerek var, ne toz pembe bakmaya..
Önce çocukluğumuzdan başlar
annemize güveniriz,sözler verir bize,
basit gözükür ama aslında ilk güven duygusu orda oluşur.
''bakkala gidip gelirsen para üstünü sana vereceğim''
gibi..
Sonsuz bir güven vardır,gideriz..
Sonra babaya güvenmek isteriz..
''karnende hepsi beş olursa bisiklet alacağım''
Çalışırız,karnede hepsi beş gelir..
Çok basit gözükse de küçük şeyler
daha çocukken başlar
güven yada güvensizlik..
Bu dönemde pek güveni sorgulamazsın
çünkü anne babanın canıdır evladı,
tutarlar sözlerini..
Sonra arkadaşlar..okul hayatı başlar.
Anne babamız gibi onlara da güvenmek isteriz..
ama hatalar,ilk sürtüşmeler,çekişmeler
bu dönemde başlar ne yazık ki..
kardeşim dediğiniz,her yerde övdüğünüz,
onun yerine kopya çektiğiniz,ceza aldığınız arkadaşınız
bir gün bir kıza bıraktırır size kardeşliğinizi..
ya da her daim koştuğun,yanında olduğun arkadaşın
sen zor durumdayken yanında olmaz,bir anda yokoluverir..
''lanet olsun'' deyip çekip gitmek istersin
ama arkadaşındır ''canı sağolsun'' diyebilirsin sadece..
Bir gün evlenirsin,güzeldir herşey,cicim aylarında..
sonra başlar kırgınlıklar,hatalar..
kavgalar artar..
herşeyi oturtmaya çalışırsın,onu korursun,
översin çevrene,fedakarlık ne gerekiyorsa yaparsın
tek istediğin mutlu olmak..
bir gün evlendiğin adam/kadının bambaşka biri olduğunu farkedersin
tanımlayamadığın bir cisim gelir oturur boğazına..
kalbinde ağrılar,
ağlayınca geçer sanırsın,geçmez.
...
Sanırım hep limanlar aradık sığınacak kendimize..
kalabalıklarda bir umut bulmaya çalıştık
kalabalık arttıkça biz daha da ıssızlaştık
daha yalnız...
daha güvensiz..
belki de bizi bu kaos dünyadan çekip alacak bir el aradık,
bizi mutlu edecek eli..
Hep ona güvenmek istedik..
Yıllar yılı hep hayatımızda olacağını hayal ederek..
Farklı,değişen,tuhaf bir devirdeyiz şimdi..
Güvensizliğin kulaklara küpe olduğu zamanlarda..
Nedense kendimi çok hırpaladığım,
çok ağladığım bir zaman da akrabalarımdan biri
-''...Bu zamanda herkese kuşkuyla bakacaksın önce..Gazetelerde hergün neler okuyoruz.
Kuşkuyla yaklaş ki fazla zarar görmeyesin,senin iyiliğin için söylüyoruz bunları...'' demişti.
Öncelikle o ve onun gibileri kutluyorum.
Gerçekten..
Bulunduğumuz zamanın farkında çünkü..
Amatör bir ruh taşımıyor artık,bilenmiş..
Ne kadar tehlikeli,güvenilmez bir hayatın pençesindeyiz,bilincinde..
Ve bütün çabası da beni bu pençeden en az zararla çıkarmaya çalışması..
-pençede olup olmadığım tartışılır-
Yine de teşekkür ederim
Kökünü çoktan salmış bir ağacın kırılan dalı olmamı istemiyor çünkü..
Eeee??!
E si yaşayıp gidiyoruz
Fakat gitgide izoleyiz..
kör olmuşuz adeta..
işini göremeyen,kendine zarar veren
kör bir bıçak taklidi yapıyoruz..
Ve bu okadar ileri safhada ki insanlarda
her gün gazetede okuduğu,televizyonda yaptıklarından dolayı
beddua ettiğini herkes sanmaya başlıyorlar
Hayat bir oyun derler ama her seferinde..
Fakat bizim insanımız daha senaryo yazılmadan
kör olmayı başarabilmiş durumda..
Huysuzlar da üstelik..
Ellerinde bastonlar,önlerine gelen herkese vuruyorlar..
Yaşam,yaşamak bize armağan oysa..
Acısıyla,tatlısıyla,tedbiriyle,vurdumduymazlığıyla..
Genç yaşta olmama rağmen hayatın hüzünlü yada sevinçli
her yönünü gördüğüme inanıyorum
ve yaşadığım süreyle öğrenecek,görecek çok vaktim olacak..
Çok koşup çok yoruldum..
Şu an dışardan gelecek hiçbir saldırıdan korkmuyorum
içerden geleceklere de hazırım.
O denli sağlam hissediyorum kendimi..
Bir saat sonra,bir gün sonra,bir hafta sonra hatta bir dakika sonra
ne hissederim bilmiyorum fakat yaşam atölyesinde bileniyorsunuz..
Ama yine de şu bir gerçek ki;
her kötü görünenin kötü olamayabileceğini,
her iyi görünenin iyi olamayabileceğini bilerek,
adam gibi,
senaryosu birdenbire değişebilen bir oyunun içindeymiş gibi
yaşamalı insan..
Her atasözüne inanmamalı,deyimlerle yürümemeli,
annesinin hemen uyuması için uydurduğu kötü hikayelerle
büyümemeli insan..
Ne herşeye güven, ne de aşırı şüphe içinde ol!
üzülmek istemiyorsan hayatta herşeye hazırlıklı ol..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)