Hepimiz kırmızı başlıklı kız ve kurt hikayesiyle uyuduk..
masallarla hikayelerle kandırıldık..
ama güven duygusuyla dünyaya geliriz hepimiz..
ilk duyduğumuz koku; anne kokusudur.
Önce anneye güvenmek ister,tutunuruz..
Sonra babaya,
büyüdükçe arkadaşlara ve en sonunda eşinize..
Sonsuz bir güvenle doğarız aslında
ve herkese karşı güvenimiz
boşa çıktıkça sorgulamaya başlarız..
Sorguladıkça güven duygumuz azalır
ve bazen yok olur.
Ne abartmaya gerek var, ne toz pembe bakmaya..
Önce çocukluğumuzdan başlar
annemize güveniriz,sözler verir bize,
basit gözükür ama aslında ilk güven duygusu orda oluşur.
''bakkala gidip gelirsen para üstünü sana vereceğim''
gibi..
Sonsuz bir güven vardır,gideriz..
Sonra babaya güvenmek isteriz..
''karnende hepsi beş olursa bisiklet alacağım''
Çalışırız,karnede hepsi beş gelir..
Çok basit gözükse de küçük şeyler
daha çocukken başlar
güven yada güvensizlik..
Bu dönemde pek güveni sorgulamazsın
çünkü anne babanın canıdır evladı,
tutarlar sözlerini..
Sonra arkadaşlar..okul hayatı başlar.
Anne babamız gibi onlara da güvenmek isteriz..
ama hatalar,ilk sürtüşmeler,çekişmeler
bu dönemde başlar ne yazık ki..
kardeşim dediğiniz,her yerde övdüğünüz,
onun yerine kopya çektiğiniz,ceza aldığınız arkadaşınız
bir gün bir kıza bıraktırır size kardeşliğinizi..
ya da her daim koştuğun,yanında olduğun arkadaşın
sen zor durumdayken yanında olmaz,bir anda yokoluverir..
''lanet olsun'' deyip çekip gitmek istersin
ama arkadaşındır ''canı sağolsun'' diyebilirsin sadece..
Bir gün evlenirsin,güzeldir herşey,cicim aylarında..
sonra başlar kırgınlıklar,hatalar..
kavgalar artar..
herşeyi oturtmaya çalışırsın,onu korursun,
översin çevrene,fedakarlık ne gerekiyorsa yaparsın
tek istediğin mutlu olmak..
bir gün evlendiğin adam/kadının bambaşka biri olduğunu farkedersin
tanımlayamadığın bir cisim gelir oturur boğazına..
kalbinde ağrılar,
ağlayınca geçer sanırsın,geçmez.
...
Sanırım hep limanlar aradık sığınacak kendimize..
kalabalıklarda bir umut bulmaya çalıştık
kalabalık arttıkça biz daha da ıssızlaştık
daha yalnız...
daha güvensiz..
belki de bizi bu kaos dünyadan çekip alacak bir el aradık,
bizi mutlu edecek eli..
Hep ona güvenmek istedik..
Yıllar yılı hep hayatımızda olacağını hayal ederek..
Farklı,değişen,tuhaf bir devirdeyiz şimdi..
Güvensizliğin kulaklara küpe olduğu zamanlarda..
Nedense kendimi çok hırpaladığım,
çok ağladığım bir zaman da akrabalarımdan biri
-''...Bu zamanda herkese kuşkuyla bakacaksın önce..Gazetelerde hergün neler okuyoruz.
Kuşkuyla yaklaş ki fazla zarar görmeyesin,senin iyiliğin için söylüyoruz bunları...'' demişti.
Öncelikle o ve onun gibileri kutluyorum.
Gerçekten..
Bulunduğumuz zamanın farkında çünkü..
Amatör bir ruh taşımıyor artık,bilenmiş..
Ne kadar tehlikeli,güvenilmez bir hayatın pençesindeyiz,bilincinde..
Ve bütün çabası da beni bu pençeden en az zararla çıkarmaya çalışması..
-pençede olup olmadığım tartışılır-
Yine de teşekkür ederim
Kökünü çoktan salmış bir ağacın kırılan dalı olmamı istemiyor çünkü..
Eeee??!
E si yaşayıp gidiyoruz
Fakat gitgide izoleyiz..
kör olmuşuz adeta..
işini göremeyen,kendine zarar veren
kör bir bıçak taklidi yapıyoruz..
Ve bu okadar ileri safhada ki insanlarda
her gün gazetede okuduğu,televizyonda yaptıklarından dolayı
beddua ettiğini herkes sanmaya başlıyorlar
Hayat bir oyun derler ama her seferinde..
Fakat bizim insanımız daha senaryo yazılmadan
kör olmayı başarabilmiş durumda..
Huysuzlar da üstelik..
Ellerinde bastonlar,önlerine gelen herkese vuruyorlar..
Yaşam,yaşamak bize armağan oysa..
Acısıyla,tatlısıyla,tedbiriyle,vurdumduymazlığıyla..
Genç yaşta olmama rağmen hayatın hüzünlü yada sevinçli
her yönünü gördüğüme inanıyorum
ve yaşadığım süreyle öğrenecek,görecek çok vaktim olacak..
Çok koşup çok yoruldum..
Şu an dışardan gelecek hiçbir saldırıdan korkmuyorum
içerden geleceklere de hazırım.
O denli sağlam hissediyorum kendimi..
Bir saat sonra,bir gün sonra,bir hafta sonra hatta bir dakika sonra
ne hissederim bilmiyorum fakat yaşam atölyesinde bileniyorsunuz..
Ama yine de şu bir gerçek ki;
her kötü görünenin kötü olamayabileceğini,
her iyi görünenin iyi olamayabileceğini bilerek,
adam gibi,
senaryosu birdenbire değişebilen bir oyunun içindeymiş gibi
yaşamalı insan..
Her atasözüne inanmamalı,deyimlerle yürümemeli,
annesinin hemen uyuması için uydurduğu kötü hikayelerle
büyümemeli insan..
Ne herşeye güven, ne de aşırı şüphe içinde ol!
üzülmek istemiyorsan hayatta herşeye hazırlıklı ol..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder