Bitti koca bir sene!..2011 de bitti..
Koskoca bir yıl geçti gitti ve
Herşey ne kadar taze..dün gibi..
Tüm anılar,yaşanmışlıklar her an çıkıp karşımıza dikilecekmiş gibi..
yeni bir seneye giriyoruz..
yeni bir yıl..
ya yeni bir hayat??!
....
....
Alışveriş merkezinde küçük çok tatlı bir erkek çocuğu gördüm
bugün..Noel babaya inanan ve hediye listesi hazırlamış..
Sanırım hayal ettiği kendisinin olmasını istediği beş şeyi bir kağıda yazmış
ama annesi listedeki ilk şeyi almış ve çizmiş sanırım.
sinirlenerek:
-niye üstünü çizdin anne ya,noel baba okuyamayacak şimdi senin yüzünden?!
diye annesine söyleniyordu..
:)))
insanlara keşke noel baba yılbaşı akşamı sihirli bir değnek verse
ve hayatlarında neyi değiştirmek istiyorlarsa onu yapabilseler..
o günden sonra herşey istediğimiz gibi olsa..hep bunu hayal etmişimdir ben..
bir de küçükken noel babanın bütün dünyaya iyilik tohumları serptiğine inanırdım..
evlere, çatılara serpe serpe gittiğini düşünürdük geyiklerin çektiği meşhur kızağıyla..
ertesi gün kalktığımızda herşey çok daha renkli ve güzel gözükürdü gözümüze..
her taraf tertemiz ve daha berrak sanki..
Keşke hala buna inanabilsem...:(
...
....
Bu sene yoğun geçti benim için manevi olarak..
Unutmak istediğim ve hala tam olarak başaramadığım pek çok olay yaşadım..
Hepsi de çok ağırdı..ezildim bazen onların altında..
en acısı da hayallerimin altında ezilmek oldu galiba..
Bazen de hırs yapıp savaştım..hala da savaşıyorum..
Umarım güçsüz düşmem bir gün..
Ama güzel şeyler de oldu..
Yeni insanlar,iş tecrübeleri,yeni ortamlar..
Her zaman yanımda olan ailem..
Ama galiba en önemlisi de onlar..
hem iyi günümde hem en kötü zamanımda da
her zaman yanımdalar..hep onlar vardı..
Teşekkür ederim!..Sizi çok seviyorummm!..:)
....
....
Geçen yılı kötü değilde iyi,güzel anlarıyla hatırlamaya çabalıyorum..
Güzel anlar biriksin hep istiyorum artık ..başarıyorum da..
ama hala aklımın ve kalbimin bir köşesinde kötü olaylarım duruyor,
acı anılarım..en ufacık kıvılcımda tekrar ateş alacak küller gibi duygularım..
....
Hayatımdaki renkler öncekinden çok daha fazla.
Önceki renklerin bazıları
yıprandı ve soldu, bazıları daha canlı,
aralarına yeni tonlar da katıldı.
Bazense hepsi birden karışıp çamur haline gelebiliyorlar,
o nokta biraz
tehlikeli olsa da,
hayatımdaki kırılma ve özgürleşme noktalarını temsil ediyor
çoğu.
....
.....
2011 çok inişli çıkışlı ve yorucuydu bu yüzden..engebeli bir patika gibi..
ama ben de burcum gibi..azimli dağ keçisi:))
en yükseğe çıkma azmi,zirveyi yakalama hevesi,
tam yakaladım derken kaybediş, ardından gelen çöküş ve dibe vuruş..
ulaşmak için uğraşılar..zaferler ve kaybedişler..
siyah ve beyazın arka arkaya birbirini izlemeleri..
Bazen dönüp ne kadar güçlü olduğuma bakarken,
bazen de hayat güçsüzlüklerimle yüzleştiriyor beni.
Evet, güçsüzlüklerimle yüzleşiyor olmaksa beni daha güçlü kılıyor, farkındayım.
Dedim ya, büyüdüğümü hissediyorum.
Eski yazılarıma bakınca o çocuğu görüyorum, heyecanlı, panik,saf...
Yazdıklarım ve kelimelerim değişmiş.
Ama hala hissediyorum o çocuğu, kaybetmedim.
Kaybetmeye de hiç niyetim yok açıkçası o amatör ruhu..
.....
.....
Hayatın beni sınadığı en önemli noktalardan biri de güven ve değer konusu sanırım.
İnsanların değer prensiplerinin çok farklı olduğunu öğreniyorum artık.
Farklı şeyler farklı öğretiler keşfediyorum gözlemliyorum hayatı..kendimi..
Bana göre mutlak doğru herkese göre aynı olmayabiliyor ya da tam tersi..
.....
.....
Hayatın tam ortasındayım.
Asıl öğrenme sürecim şimdi başladı diyebilirim.
Okuldayken öğrendiğimiz pek çok şeyin
hayatta işe yaramadığını görmek çok can
acıtıcı bir süreç oldu.
Bu süreç hala da devam ediyor ama
eskisine göre daha çok
içselleştirdim diyebilirim.
Murat Hoca derste "Life is the process of learning." derdi.
O kadar hak
veriyorum ki şu an...
....
....
Her yeni yıl taze başlangıçlar ve umut demek..
Umarım 2012 herkes için çok daha güzel,mutlu ve başarılı bir yıl olur..
Umarım çok daha güzel geçer..
(ve umarım ben de gerçek prensimi bulabilirim bu yıl :))))
Herkese mutlu yıllar!...
Hepinizi seviyorum :))
Elinde ne varsa hayata dair,ötesi hiçbir şey ya da vesair...Hani demiş ya şair: Mutluluğu sende bulan senindir; ötesi misafir...
27 Aralık 2011 Salı
23 Aralık 2011 Cuma
Hafifleme zamanı!...
Büyüdük..
Bir 'yaş' daha alıyoruz..
Hayat için gerekli olan her olay
gerçekleşen her eylem bir çizik daha
atıyor yüreğimize
Ve her neticede ders alıyoruz..
Büyüyoruz..
Kendi adıma yaptığım hatalardan
pişmanlık duygusu yerine
öğrenilmesi gerekeni bulup çıkarıyorum
yaşadığım her kötü olaydan ders çıkarmaya
çalıştım..
Yaşam her zaman süprizlerle dolu olmuyor..
kah üzülüyorsun kah mutlu oluyorsun
insanım..
çok ağladım......hem de hüngür hüngür..
bazen sustum..bazen tozu dumana kattım
küfrettim...
aşık oldum..
....
Gerçek, insanın kendisini doğasında kabullenmesiyle
geliyor gerçekten..
İnsanları çevremi gözlemledim
kendimden çok şey öğrendim..
İçindeki 'ben' i sessiz,sakin izlediğinde
ve bahaneler türetmediğinde
hayatı keşfediyorsun..
.........
Kapattım perdeleri
Sorgulamıyorum hiçbirşeyi
Nedenleri niçinleri çıkarttım aklımdan
Tüy kadar hafiflemek istiyorum
kaygısız yaşamak..
Kaldırımda ellerim ceplerimde yürümek
deniz kenarında tüm biriktirdiklerimi
sonsuza uğurlamak istiyorum..
zamanı durdurmak..
erimek orda..
kadınlığımdan ürkmeyerek..
ıssız sessiz sokaklarda özgür olmak istiyorum..
Sünger çektim geçmişe
Kaldırıp attım tüm telaşları
alın dünya sizin olsun!..
kaostan karmaşadan kaçıyorum
sırtımdan tüm birikenleri indiriyorum
yükleri fırlatıp atıyorum
ellerimi çekiyorum
.........
Öfke defterim boş
çok daha huzurluyum..
biriktirdiğim tüm kirlilikleri bir kenara bırakıp
yeni başlangıçlar yapmak istiyorum
Yeni yıl
yeni umutlar
taze başlangıçlar demek değil mi?
tüm yorgunluklar dün yaşanmışlıklar zulamda
yeniden doğruluyorum..
..........
..........
hafifliyorum..
bırakıyorum kendimi bir yudum kahvenin tadına
saldım denizin uzak bakışlarına herşeyi
martılara simit atıyorum..
..........
..........
22 Aralık 2011 Perşembe
Connecting people!..:)))
Maillerime bakıyorum..
Çince yada japonca tam anlayamadığım semboller..
Bu da neyin nesi derken..
Adrese bakıyorum..
Hong Kong tan biri.
Maili okuyorum..
Sanat yönetmeniymiş..
Hong Kong ta yaşıyormuş
ingilizcesinin az olduğunu belirtmiş başta..
çok az olduğu belli olan ingilizcesiyle yazmış..
bloğuma google da resim search lerken rastladığını,
ardından resimleri beğenip ,
bloğun ne olduğunu anlamaya çalışmak
için yazdıklarımı korece ye çevirdiğini söyleyen biri..
çok şaşırdım ve ilginç geldi..
tanışma yollamış ve mail atmış..
umarım cevap verirsiniz diye de bitirmiş..
maile karşılık verdim..
çok şaşırdığımı ve memnun olduğumu belirttim
ama aklımda ilginç sorular tabi..
ilginç..
Hong Kong ta yaşıyan biri..
Bloğunu görüyor..
Bloğunuzdakileri anlamak için kendi diline çeviriyor,
mail atıp tanışmak istiyor..
Nokıa reklamının meşhur sloganı aklıma geldi.
connecting people..:))
iletişim..
İlişkinin Arapçası münasebet sanırım,
münasebetin sonuna gidersek iletişime kadar gidebiliriz
birbiriyle ilişkide, bağlantı kurmak vs.
resimlerini yolladı sonra..
faceten ekledi..yasadığı yerin resimlerini atmış..
Hong Kong a davet etti:)))
biraz muhabbet edince sordum
çeviri metin özünü vermez tam olarak,
ne anladın yazılarımdan,
zor olmadı mı kendi diline çevirdiğinde?
aşk ve yalnızlık genel yazılar az çok anladım
ve takip etmeye başladım dedi..
iletişim..network böyle bişiy sanırım..
farklı ülkede kilometrelerce uzakta olan
farklı dillerde farklı kültürlerde kişilerle
duygu düşüncelerini paylaşabiliyorsun..
sonra aslında başta çekindiğini söyledi
zaten mailinden de anlaşılıyordu çekincesi
cevap vermeyeğimi önemsemeyeceğimi düşünmüş
önyargılardan ve tutumlardan konuştuk biraz..
ortak hobilerimizi farkettik..fotoğrafçılıktan konuştuk
sonra mailime çok sevindiğini belirterek teşekkür etti,
'Birey olmak' çok farklı bir durum
ve sanırım ülke şehir insan farketmiyor
herkesin ortak sorunu bu!..
Çok fazla sanal alemci olmamama rağmen
hatta interneti kötü yersiz kullananlara kızan ben,
asıl amacı ''işte bu'' olan iletişim ağına
dair birşeyler karalamak istedim.
Chris, bu tanışma olayını da yazacağım dedim
çok sevinirim tabi, diyerek onayladı.
........
........
Eskilerin deyimiyle
Ne diyim Hong Kong ta da bir kapımız oldu :))))
Teşekkürler Chris:))
Çince yada japonca tam anlayamadığım semboller..
Bu da neyin nesi derken..
Adrese bakıyorum..
Hong Kong tan biri.
Maili okuyorum..
Sanat yönetmeniymiş..
Hong Kong ta yaşıyormuş
ingilizcesinin az olduğunu belirtmiş başta..
çok az olduğu belli olan ingilizcesiyle yazmış..
bloğuma google da resim search lerken rastladığını,
ardından resimleri beğenip ,
bloğun ne olduğunu anlamaya çalışmak
için yazdıklarımı korece ye çevirdiğini söyleyen biri..
çok şaşırdım ve ilginç geldi..
tanışma yollamış ve mail atmış..
umarım cevap verirsiniz diye de bitirmiş..
maile karşılık verdim..
çok şaşırdığımı ve memnun olduğumu belirttim
ama aklımda ilginç sorular tabi..
ilginç..
Hong Kong ta yaşıyan biri..
Bloğunu görüyor..
Bloğunuzdakileri anlamak için kendi diline çeviriyor,
mail atıp tanışmak istiyor..
Nokıa reklamının meşhur sloganı aklıma geldi.
connecting people..:))
iletişim..
İlişkinin Arapçası münasebet sanırım,
münasebetin sonuna gidersek iletişime kadar gidebiliriz
birbiriyle ilişkide, bağlantı kurmak vs.
resimlerini yolladı sonra..
faceten ekledi..yasadığı yerin resimlerini atmış..
Hong Kong a davet etti:)))
biraz muhabbet edince sordum
çeviri metin özünü vermez tam olarak,
ne anladın yazılarımdan,
zor olmadı mı kendi diline çevirdiğinde?
aşk ve yalnızlık genel yazılar az çok anladım
ve takip etmeye başladım dedi..
iletişim..network böyle bişiy sanırım..
farklı ülkede kilometrelerce uzakta olan
farklı dillerde farklı kültürlerde kişilerle
duygu düşüncelerini paylaşabiliyorsun..
sonra aslında başta çekindiğini söyledi
zaten mailinden de anlaşılıyordu çekincesi
cevap vermeyeğimi önemsemeyeceğimi düşünmüş
önyargılardan ve tutumlardan konuştuk biraz..
ortak hobilerimizi farkettik..fotoğrafçılıktan konuştuk
sonra mailime çok sevindiğini belirterek teşekkür etti,
'Birey olmak' çok farklı bir durum
ve sanırım ülke şehir insan farketmiyor
herkesin ortak sorunu bu!..
Çok fazla sanal alemci olmamama rağmen
hatta interneti kötü yersiz kullananlara kızan ben,
asıl amacı ''işte bu'' olan iletişim ağına
dair birşeyler karalamak istedim.
Chris, bu tanışma olayını da yazacağım dedim
çok sevinirim tabi, diyerek onayladı.
........
........
Eskilerin deyimiyle
Ne diyim Hong Kong ta da bir kapımız oldu :))))
Teşekkürler Chris:))
21 Aralık 2011 Çarşamba
Ben..Sen..Herşey / Hiçbirşey...
aşk ve nefret koynumda
yan yana..sırt sırta..
gözlerimin feri kaçmış ağlamaktan
gitme vakti gelip çattığında
susarsın yaa
ölee..
susuyorum..
avaz avaz..
....
tuhaf bir günü yaşıyor istanbul..
soğuk iliklerime kadar işliyor
soğuk bir gecede omuzuna
birden bire devriliyor hayallerin
o kadar çok anı gömüyorsun..
yağmur çiseliyor
ruhun dalga dalga.
şehrin ortasında
yalnızlığın verdiği acıyla
ellerin ayakların buz kesiliyor
kulağında ayak sesleri..
yürüdükçe siliniyor yaşanmışlıklar..
adımların kaybettiklerinle dolu..
yüreğinde binbir sevinç varken
adını hatırlamak için bile
bir kıpırtı olmadığında siliniyor
tüm siluetler..anılar..
sevinçlerin içinde ufakta olsa umut
barınırken,
dipsiz kuyulara benziyor,
bir küçük ışık süzmesi olmayan...
arkana dönüp bakıyorsun
ruhun da donuyor o an..
başını kaldırıp göğe bakıyorsun
yere düşen yağmur damlaları
geçiyor yüzünden..
ellerini birbirine değdiremiyorsun
ceplerinde üzüntüler..
zaman tünelinde gömülüyor
düşlerin
dilin damağın susuyor
her kelimesinde aşk batırıyor
hızla çarpan yüreğine
artık hiçbir şey söylemek istemiyorum..
yordum kendimi..
zaten sözcükler yetersiz adadıklarıma..
zaman acımasız..
bir o kadar hain!..
anılar ardı sıra karşımda
süzülüyorlar..
...
yüreğimden hep böyle geçip gittin
acımasızca geçip gittin
düşe kalka sildin kendini
yüreğimden..
kendin..
merak etme,sövmeyeceğim ihanetlerine
hiçe saymalarına,değersizliklerine
susacağım..
avaz avaz..
suskunken çıldırmayı biriktirdim
haykırmak isterken
herşey yolunda rolleri
bu yüzden..
........
umut dolu hayal kırıklıkları sarmış
ruhumu..
tükeniyorum..
cümlelerim tükeniyor..
artık hiçbir şey söylemek istemiyorum..
herşey birbirinin aynı..
kapatıyorum sayfaları..
ayağa kalkıyorum
içim dışım paramparça
ama gücüm yetene kadar
ilerliyorum,
kulaklarım duymuyor rüzgarın ugultusunu
tırnaklarımı batırıyorum umuda
...
Ve
Ben çekiliyorum..
yan yana..sırt sırta..
gözlerimin feri kaçmış ağlamaktan
gitme vakti gelip çattığında
susarsın yaa
ölee..
susuyorum..
avaz avaz..
....
tuhaf bir günü yaşıyor istanbul..
soğuk iliklerime kadar işliyor
soğuk bir gecede omuzuna
birden bire devriliyor hayallerin
o kadar çok anı gömüyorsun..
yağmur çiseliyor
ruhun dalga dalga.
şehrin ortasında
yalnızlığın verdiği acıyla
ellerin ayakların buz kesiliyor
kulağında ayak sesleri..
yürüdükçe siliniyor yaşanmışlıklar..
adımların kaybettiklerinle dolu..
yüreğinde binbir sevinç varken
adını hatırlamak için bile
bir kıpırtı olmadığında siliniyor
tüm siluetler..anılar..
sevinçlerin içinde ufakta olsa umut
barınırken,
dipsiz kuyulara benziyor,
bir küçük ışık süzmesi olmayan...
arkana dönüp bakıyorsun
ruhun da donuyor o an..
başını kaldırıp göğe bakıyorsun
yere düşen yağmur damlaları
geçiyor yüzünden..
ellerini birbirine değdiremiyorsun
ceplerinde üzüntüler..
zaman tünelinde gömülüyor
düşlerin
dilin damağın susuyor
her kelimesinde aşk batırıyor
hızla çarpan yüreğine
artık hiçbir şey söylemek istemiyorum..
yordum kendimi..
zaten sözcükler yetersiz adadıklarıma..
zaman acımasız..
bir o kadar hain!..
anılar ardı sıra karşımda
süzülüyorlar..
...
yüreğimden hep böyle geçip gittin
acımasızca geçip gittin
düşe kalka sildin kendini
yüreğimden..
kendin..
merak etme,sövmeyeceğim ihanetlerine
hiçe saymalarına,değersizliklerine
susacağım..
avaz avaz..
suskunken çıldırmayı biriktirdim
haykırmak isterken
herşey yolunda rolleri
bu yüzden..
........
umut dolu hayal kırıklıkları sarmış
ruhumu..
tükeniyorum..
cümlelerim tükeniyor..
artık hiçbir şey söylemek istemiyorum..
herşey birbirinin aynı..
kapatıyorum sayfaları..
ayağa kalkıyorum
içim dışım paramparça
ama gücüm yetene kadar
ilerliyorum,
kulaklarım duymuyor rüzgarın ugultusunu
tırnaklarımı batırıyorum umuda
...
Ve
Ben çekiliyorum..
19 Aralık 2011 Pazartesi
İstanbul...hüzün..ben...Ve...
Deli gibi uğuldayan rüzgar
eteklerimden çekip beni savuracak gibi..
Yağmur çiseliyor usulca..
Hiç bu kadar soğumamıştı hava..
Üşüyorum..
sis çökmüş hafiften..
gözlerimi kısmış uzaklara bakıyorum..
inci tanesi gibi ışıklar..
evler.... arabalar..
kirli bir kent sessizliği hakim...
Dalmışım..
martılar dalgalarla oynaşıyor..
etrafı saran yosun kokusu
dalıp giden ruhumu uyandırıyor..
boğazın ışıltılı serin sularına gömülüyorum bir ara..
güneşin son dakikaları..
Bir hüzün suretinde..
tıpkı insanların gibi..
karışık ve telaşlı...
asık suratlar,geç kalınmışlık hissi
yüze yansımış aceleci ruhlar..
öfkeli bulutlar günah gibi çöküyor üzerine
daha da şiddetleniyor yağmur..
Ey şehri İstanbul!..
şairin dediği gibi koynunda deniz sakladığın için mi
herşeye rağmen bu vazgeçilmezliğin?
....
buğulu bir ayna sanki
yansıttı geçen yıllarımı
zaman çarklarını döndürdü
nice anı saklı koynunda
ne çok sevinç..ne çok hüzün..
......
Duy sesimi şimdi!
iyot kokulu kıyılarına
tutsak etmiycem suskunluğumu..
Herşeyin geçtiğini,
zamanla sonlandığını öğrettin elbet
zorlu yollarının tozunu yuttuk
cebimizde hala umutlar,
acı tatlı seçmelerden payımıza düşeni aldık
demem o ki,büyüdük..
Farklı duygular taşıdık..
farklı şarkılar söyledik
şimdi yüzüne düşen hüzün gibi
tüm şehri kaplar yalnızlık..
işittiğim ses yalnız martılara ait
artık sert ve hoyrat düşüncelerim..
bir kaçış hissine kapılıyorum aniden
göğe uzanmak istercesine başım
istanbul'un en ortasında
nefes almaya çalışıyorum
yüreğimin acıyan yerlerine
ıslak yağmurlar serpiyor,
yalnızlıklarımı sıyırıp usulca
üstüne düşler ekiyorum inatla..
eteklerimden çekip beni savuracak gibi..
Yağmur çiseliyor usulca..
Hiç bu kadar soğumamıştı hava..
Üşüyorum..
sis çökmüş hafiften..
gözlerimi kısmış uzaklara bakıyorum..
inci tanesi gibi ışıklar..
evler.... arabalar..
kirli bir kent sessizliği hakim...
Dalmışım..
martılar dalgalarla oynaşıyor..
etrafı saran yosun kokusu
dalıp giden ruhumu uyandırıyor..
boğazın ışıltılı serin sularına gömülüyorum bir ara..
güneşin son dakikaları..
Bir hüzün suretinde..
tıpkı insanların gibi..
karışık ve telaşlı...
asık suratlar,geç kalınmışlık hissi
yüze yansımış aceleci ruhlar..
öfkeli bulutlar günah gibi çöküyor üzerine
daha da şiddetleniyor yağmur..
Ey şehri İstanbul!..
şairin dediği gibi koynunda deniz sakladığın için mi
herşeye rağmen bu vazgeçilmezliğin?
....
buğulu bir ayna sanki
yansıttı geçen yıllarımı
zaman çarklarını döndürdü
nice anı saklı koynunda
ne çok sevinç..ne çok hüzün..
......
Duy sesimi şimdi!
iyot kokulu kıyılarına
tutsak etmiycem suskunluğumu..
Herşeyin geçtiğini,
zamanla sonlandığını öğrettin elbet
zorlu yollarının tozunu yuttuk
cebimizde hala umutlar,
acı tatlı seçmelerden payımıza düşeni aldık
demem o ki,büyüdük..
Farklı duygular taşıdık..
farklı şarkılar söyledik
şimdi yüzüne düşen hüzün gibi
tüm şehri kaplar yalnızlık..
işittiğim ses yalnız martılara ait
artık sert ve hoyrat düşüncelerim..
bir kaçış hissine kapılıyorum aniden
göğe uzanmak istercesine başım
istanbul'un en ortasında
nefes almaya çalışıyorum
yüreğimin acıyan yerlerine
ıslak yağmurlar serpiyor,
yalnızlıklarımı sıyırıp usulca
üstüne düşler ekiyorum inatla..
6 Aralık 2011 Salı
Paragraftan sonra susuyorum!..
kendimi anılar içerisinde kaybettiğim bir gün..
şöyle bir uğradığım hafızamda yaşanmışlıklar trafiği..
kayboluyorum sanki..
bedenim kendiyle yolculuğa çıkıyor..
ürperten çığlıklardan düşsel ovalara iniyor..
Hayat her zaman düz ve çalkantısız
bir deniz değil..
sürprizler sunmaz her zaman sana,
gülümseyerek..
fırtınalarla uğraşırsın..
gelgitlerin olur arasıra..
rotanı kaybetmişsindir
umuda nasıl çıkılır bilemezsin..
omuzlarında hamal yükü hayat
mazi tünelinde boğulursun..
hayallere dalarsın..
kaptırırsın da kendini bir an..
derinlerde alkış sesleri
sahte şakşakçılar sarmış ruhunu
izlersin öylece kalakalırsın..
sonra bir 'keşke' ürpertisi ile
kendine gelir,silkelenirsin..
Çok çabalarsın..
pişmanlıklar, hatalar..
suratına inen acı bir tokattır
zaman çoğu zaman;
yüzleşirsin..
inancını yitirirsin
gün olur yalnız kalırsın..
sussan korkaksın,konuşsan yalancı..
susarsın..
yutkunur durursun acının raddesinde..
zor gelir herşeye rağmen kendine dönmek
can simidindir umut ve içindeki güç..
yüreğine sığınıp direnirsin..
hiçbir acı sonsuz değil, güçlenirsin..
ve dönersin..
arkana baktığında
geçtiğin yollar
umudun ikliminde tükenmişlikler
birikmiş hayaller..çekilen sıkıntılar..
Sessizlik sarar sonrasında çokça
sükunet zamanıdır artık
her tarafta mağrur bir sessizlik
ertelenmiş öfkeler..
yüreğin ta dibinde acının yontusu
üşürsün kendi yalnızlığında
dışında kopan kıyametler
tükenmez sandığın içini saran özlemler..
sus olur tüm evren
sadece dinlersin
susarsın..
kederin en sakin haliyle
hüzün yamaçlarında ruhun
en heybetli haliyle dururken
akıp giden zamana ve heveslere
dalarsın..
İşte yine susuyorum..
hayatın anlamsızlığına,
karmaşasına siper edip ruhumu
gözü kapalı;
yalnızlığın ve susmanın keyfini
yudumluyorum..
şöyle bir uğradığım hafızamda yaşanmışlıklar trafiği..
kayboluyorum sanki..
bedenim kendiyle yolculuğa çıkıyor..
ürperten çığlıklardan düşsel ovalara iniyor..
Hayat her zaman düz ve çalkantısız
bir deniz değil..
sürprizler sunmaz her zaman sana,
gülümseyerek..
fırtınalarla uğraşırsın..
gelgitlerin olur arasıra..
rotanı kaybetmişsindir
umuda nasıl çıkılır bilemezsin..
omuzlarında hamal yükü hayat
mazi tünelinde boğulursun..
hayallere dalarsın..
kaptırırsın da kendini bir an..
derinlerde alkış sesleri
sahte şakşakçılar sarmış ruhunu
izlersin öylece kalakalırsın..
sonra bir 'keşke' ürpertisi ile
kendine gelir,silkelenirsin..
Çok çabalarsın..
pişmanlıklar, hatalar..
suratına inen acı bir tokattır
zaman çoğu zaman;
yüzleşirsin..
inancını yitirirsin
gün olur yalnız kalırsın..
sussan korkaksın,konuşsan yalancı..
susarsın..
yutkunur durursun acının raddesinde..
zor gelir herşeye rağmen kendine dönmek
can simidindir umut ve içindeki güç..
yüreğine sığınıp direnirsin..
hiçbir acı sonsuz değil, güçlenirsin..
ve dönersin..
arkana baktığında
geçtiğin yollar
umudun ikliminde tükenmişlikler
birikmiş hayaller..çekilen sıkıntılar..
Sessizlik sarar sonrasında çokça
sükunet zamanıdır artık
her tarafta mağrur bir sessizlik
ertelenmiş öfkeler..
yüreğin ta dibinde acının yontusu
üşürsün kendi yalnızlığında
dışında kopan kıyametler
tükenmez sandığın içini saran özlemler..
sus olur tüm evren
sadece dinlersin
susarsın..
kederin en sakin haliyle
hüzün yamaçlarında ruhun
en heybetli haliyle dururken
akıp giden zamana ve heveslere
dalarsın..
İşte yine susuyorum..
hayatın anlamsızlığına,
karmaşasına siper edip ruhumu
gözü kapalı;
yalnızlığın ve susmanın keyfini
yudumluyorum..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)