26 Kasım 2011 Cumartesi

Platonik Aşklar Ütopyası!..

Bir adım bile yol gidememişken

uzayıp gider mesafeler..

koştukça yaklaşır, ulaşırsın

elini uzatsan değersin

bir bakış kadar yakınsındır

ama bir o o kadar uzaktır aslında..

için hiç bu kadar cız etmez..

yüreğin acımaz..

gitgide kendine gömülürsün..

duyulmayan çığlıkların

boğar artık içini..

.........

Bakma suskunluğuma!..

gözlerimin hüznü yılların kırıklarındandır..

boynu bükük sevdalar yer ettiler

gönlümün soylu atölyelerinde..

tükenmez geceleriyle yorgun ruhumun

sızıları akar..

hep ertelenen yaşanmışlıklar..

ömür törpüsü hazin sevdalar..

zamanın dar geçitlerinde hayatın zorlu sırtlarında

belirsiz gözyaşlarım bundandır..

Sessiz içimden severim seni..

öyle..usul usul..

Radyodan şarkılar tutar,

gönderirim ruhumu deli gibi esen rüzgarla!..

sana ayırırım derinlerimi..

kısa yürüyüşlerde sevdayla yıkarım tüm şehri..

sokaklar sen kokar,kokun siner şehre..

hatıralar yüzünde çizgiler halinde..

resmedilir sanki..

kalbim sana doğru akar..

gözlerimden

bir nehir gibi

serpilse tüm ruhumda tüten yanmışlık..

kükremiş sevinçlerim, derinlerdeki aşk girdabım..

solusak beraber biriktirdiğim düşleri..

İsyandır,aşk!..

olmazları olduran..

bulutlarda taşısa bizi melekler..

süzülsek yeryüzüne

sokulsak sımsıkı efsunlu mutluluğa..

......

Sen,adının sonrasına hiçbir sıfat yerleştiremediğim;

Durağan bir ömrün satır arasında

yönelen rengarenk düşsün benim için..

sessizliğimde çoğalıyorsun..

sana dair birşeyler karalıyorum,sensiz..

ve söylüyorum bu yazı üç nokta sonra bitecek

veda edeceğim şimdilik..

yazının sonunda

''mutlu ol'', ''hoşçakal'' gibi

sevmediğim veda sözlerine

belki yer vermeyeceğim



yerine  bir gün ansızın karşına geçip

'Merhaba' diyeceğim!..












21 Kasım 2011 Pazartesi

Aradığınız kişi!..

Aradığınız kişi salağı oynamaktan sıkıldı,
gözlerinden akan hüznü durdurdu,
çenesine vurduğu asma kilidin anahtarını bilinmeze fırlattı,
maskelerin arkasındaki gerçek yüzleri artık çok net görebiliyor,
hala gördüğü her buğulu cama tehlikeli isimler yazmakla meşgul
kafasını karıştırmak istiyorsanız lütfen daha sonra tekrar deneyin…


14 Kasım 2011 Pazartesi

Arsız Sevgili!..

Bir masaldı aşk..

Uğruna çabaladığın,gözyaşı döktüğün..

Zorluklarla mücadele edip

yorulduğun..

Kimi zaman coşkun..

Kimi zaman durgun..

Akıp giden bir nehir gibi..

Rüya gibi gelip geçer zaman..

Yolun belirli yerlerinde ara sıra durursun..

Zaman zaman acı çekersin..

Gün gelir aşkın onarılmaz yaraları oluşur,

ihanetin soğuk yüzüyle karşılaşırsın..

Çok sevmenin ağırlığını taşıyamayan yürek,

ihanetin altında ezilmekten artık korktuğundan

veda etmek ister..

Yürek yorulmuştur artık..

Hafiflemek ister..

Izdırapla kavrulan ruh

kin besler,

Kalbin affetmediği gibi

sevmek cüretini de gösteremez artık..

Sadakatinle aptallığına kızarsın..

Gururunun bardak parçaları gibi

kırılıp yokolmasına yakarırsın..

Kinin adını bile bilmezken

aşka düşman olursun..

Kinlendim artık..

Gereksiz bir aşka yürek yormanın

anlamsızlığını keşfedersin..

Dilim..dudağım..ellerim sessiz..

Bir tek gözlerim konuşuyor..

gözlerinin arkasındaki ihaneti gördüğünden beri..

Umrunda bile olmayan gözlerim..


Sen..mutluluğum..hüznüm..umudum!..

Hiçbirşeyim olmamalıymışsın aslında!..

Hey Seni yazıyorum; masumiyet ustası!..

Arsız Sevgili!..

Daha kaç yürek yakacaksın?!

kaç yakarış..

kaç saf yürek..

bilmiyorum

ama ben seni ASLA affetmeyeceğim!..

Çünkü dilinde her daim aşk vardı,

yüreğinde ihanet!..
















12 Kasım 2011 Cumartesi

Aşk Yorgunluğu!..

Mola vermek isteriz

Biraz soluklanmak..

içimizdeki aşk sürgünlerine direnmek..

mücadele etmemek..durup düşünmek isteriz bi an!..

kaç mevsim geçti..kaç kış..

Gönlünde aşk feryatları..

Yorgun umutlar..

Zulada hayat korkuları ve cebimizde biriktirdiğimiz

düşlerle uzaklaşmak..

toparlanıp yolculuğa çıkmadan önce

yoklarız içimizdeki tozlu rafları..

geçmişin kanatlarında yaşadığın acılar

birer birer gözünün önünden ihtişamla geçer..

sızılı günler üşüşür aniden

yorgun gözbebeklerine..

o içimizdeki çaresiz bekleyişlerin

dumanı yokolur gider..

tanıdık bir ayrılık yürek kapında tebessüm eder

sürgün bakışlarında uzak şehirler uzanırken,

telaşlı adımlarla hüzünden kaçar..içindeki aşırı sevdanın yanılsamalarını

kendine saklarsın..

kırık aşklar yuvarlanır,

uzanır, yol olur gökyüzüne..


Yorgun bir ömrün hikayelerine bilenip

kendi yazdığımız satır aralarını okuruz

yorgun bir ömrün yollarında içimizdeki çığlıklarla

sevda bahçesinde tekrar heveskar yürümek

yalnızlık ve vefasızlığa inat,

kangren bir yarayı kesip atmak isteriz..

içten içe zaman tünelinde 'o'na yaklaşmayı umarken

kaybolmak..

.....

Zaman geçer..gün döner..

ayrılığın tortusu aşınır yürekte..

Ve 'aşk' zamanı durdurup

'O' nda kaybolmak,

teninde erimek demekken

deli bir fırtına varlığına dair herşeyi süpürür

umutlar yok olur

yürekte sadece yorgunluk kalır..

































7 Kasım 2011 Pazartesi

We are much more than what we think we are.

Yaşanılanların hüznüne tanık zaman..

acılı bir ömrün izne tabi kentlerinde

aşkın efsunlu kollarında yakaran insanlar..

sonsuzluğa taşan içsel feryadın

yakana yapışıp hesap sorması

gibidir geçmişin aşk günlükleri

arasında kaybolmak..

kaybolursun..

öfkeli kalabalıklar arasında dolaşırken

yalnızlığın sureti düşer yüzüne..

anılar..kırgın sayfalar..aynı masallar..

zamana tanıklık etmiş mutlu resim kareleri..

belirsizliklerle dolu sarı düşlerde

kendi çığlıklarımızı dinleriz bir süre..

Ezik avuçlarda yerleştirdiğimiz hüzünlerle

hayata tutunmak

ruhumuzdaki kelepçeleri söküp atmak

kendi hikayemizin egemenliğini ilan ederiz

yeniden tutunmak

hayata aşka derin gözlerle bakmak

delice sarılmak isteriz

acısı dinmeyen dişlilerinden kurtulunca aşkın

nehir oluruz hayata akmak için..

ilmek ilmek hayatına dokuduğun sızılar

yüreğinin en sancılı yerleri sarar

gönlünün yorgunluğu gider,

dizlerin kanamaz artık..

umursamaz olursun sahte gülüşleri

derin bir boşluğu yaratır hayat

yüksekten bir anda hazırlıksız atlamanın

verdiği hisse benzer bir boşluk..

tekrar toparlanacak olmanın verdiği haz

doğan güneş, dinen yağmurlar..

yenilenirsin..

umutlarla bezenip sunulan yollarda yeniden yürümek,

aşk diye yeniden sayfalara renkler işlemek,

kırgın bedeni yeniden sevgiyle dans ettirmek,

şu çelişkili hayatta

kendi çizgilerimizi hayata resmetmek gerek..

Çünkü düşündüğümüzden çok daha fazlasıyız!..

















karalamaca...

Gün olur acıtır yalnızlık..

dokunur yüreğine herşey

bulunduğun zamandan kopar

sorgularsın..

boşunadır çırpınışlar

biz boşa çabalamışız

çoktan bitmişiz biz

ama bihabermişiz olup bitenden

sürüklenmişiz..

der; hayıflanırsın..

yitip gider sevdalar

çektiğin acıların arkasından

başbaşa kalırsın sessizlikle

başucunda derin sızı..

Sevgi aramışız ama çoğalamamışız..

bir hücreye kapatmışız kendimizi

koşmuşuz..yorulmuşuz..

acıya yüz tutmuş yanlarımızı iyileştirip

çok sevip çok üzülmüşüz..

farklılıklarımızı yontup

içimizi kapatmışız

ruhlarımız bambaşkaydı halbuki..

bulutlarda uçuyorduk..

sevdik..seviştik..acıdık..acıktık..

yara aldık..yaraladık..

savrulduk..

herbirimizden birer parça..

'bitmez' denenler bitti..

acıdan umuttan usanmadan geçen günler

ardından

paylaşılan hayaller söndü..

aşkın bile birarada tutamadığı iki ayrı yalandık

ve onu uzağa beni başka yere attı

hayat tarafından terkedildik

tanıdığım kadar yabancılaştığım

unutmaya yüz tutmuş hayallerimle

zamanın arka bahçesinde

üşüten avazlarımla

hep arka odam yalnızlığımda

ruhumla yüzleşme ve yenilenme vaktidir şimdi!..