zamanın boşluğunda aşınmış insanlardan
hala dillerde tadı olan masallar dinlersin,
bazen de gerçek yaşanmışlıklar,
hikayeler..
bu hikayelerden çıkardığın derslerle
aşk sanarsın yalnızlığı,
yalnızlık sanarsın aşkı..
Herşeyin bütünündedir hayat!..
Senle şekillenir herşey..
koşturursun,
su gibi akar yorulursun,
bulduğun bir boşluğu doldurursun
bir nehir olursun
bazen tekil
bazen çoğul
...
kuruyan dudaklarının nemini de üretmiştir zaman
herhangi bir geçmiş tarihte,
susarsın,
sustuğunu sanarsın..
sürgünlerden gelmiş
bir yolcu olursun
uyuman gerek,yorgunsun
sulu sepken havalarda sokaklarda
dolaşırsın
Ve hala yalnızsın, yalnızlık da koyudur
-çoğunlukla siyaha yakın,beyaz değil-
antika hayallerin olur
yüzersin devamlı düşlerinin peşinden zamandan aldığın izin kadar
-burda hayaller bile izne tabi-
anlık mutlu olursun
yada çok acı çekersin
her acı bir mutluluk
her aşk bir yokoluş
her kayboluş bir varoluş
hayatın manasını sorarsın
kendi..
kendine..
kendince..
....
bir eksilir
bir çoğalırsın
aşk gibi
yalnızlık gibi
ayrı hayatlar,aynı ruhlar
birbirimizin benzeri yaşamlar..
hepimiz aynı..
dilimiz suskun
avuuçlarımız kanıyor
ruhlarımız çarmıha gerilmiş
dalgın gözlerle seyrediyoruz hayatı
yarım mı kalmış aşklar,daha doğmadan çocuklarımız
neresindeyiz kendimizin
kısık bakışlarımızda
ayrılık sonraları
fonda çirkin bir manzara
bir kadeh rakının etrafında
yaşadıklarının güncesi
bir kadeh daha yetmiyor yaşadıklarımıza anason
buz koyup aşklarımıza
ipsiz sapsız kelimelerden küçük harflerle türetiyoruz
hikayemizi
acısını hafifletiyoruz -güya-acılarımızın
anlamaya çalışıyoruz ama yorgunuz
kapalı mekanlar gibiyiz,havasız ve basık
bencilliğin kapısındayız hepimiz oysa
-hayat manasını arıyor -
birileri yaşamaya çalışırken
birileri hep ölüyor
aşk bir kavgaymış meğer
kaybeden kadın
kaybeden erkek
kazanan ayrılık
başlamak gibiymiş bitmek…

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder