11 Ocak 2011 Salı

Her kayboluş bir varoluş

Acılar ve sevinçlerle geçer hayat..

zamanın boşluğunda aşınmış insanlardan

hala dillerde tadı olan masallar dinlersin,

bazen de gerçek yaşanmışlıklar,

hikayeler..

bu hikayelerden çıkardığın derslerle

aşk sanarsın yalnızlığı,

yalnızlık sanarsın aşkı..


Herşeyin bütünündedir hayat!..

Senle şekillenir herşey..

koşturursun,

su gibi akar yorulursun,

bulduğun bir boşluğu doldurursun

bir nehir olursun

bazen tekil

bazen çoğul

...

kuruyan dudaklarının nemini de üretmiştir zaman

 herhangi bir geçmiş tarihte,

susarsın,

sustuğunu sanarsın..



sürgünlerden gelmiş

bir yolcu olursun

uyuman gerek,yorgunsun

sulu sepken havalarda sokaklarda

dolaşırsın

Ve hala yalnızsın, yalnızlık da koyudur

-çoğunlukla siyaha yakın,beyaz değil-


antika hayallerin olur

yüzersin devamlı düşlerinin peşinden zamandan aldığın izin kadar

-burda hayaller bile izne tabi-

anlık mutlu olursun

yada çok acı çekersin

her acı bir mutluluk

her aşk bir yokoluş

her kayboluş bir varoluş

hayatın manasını sorarsın

kendi..

kendine..

kendince..

....

bir eksilir

bir çoğalırsın

aşk gibi

yalnızlık gibi


ayrı hayatlar,aynı ruhlar

birbirimizin benzeri yaşamlar..

hepimiz aynı..


dilimiz suskun

avuuçlarımız kanıyor

ruhlarımız çarmıha gerilmiş

dalgın gözlerle seyrediyoruz hayatı

yarım mı kalmış aşklar,daha doğmadan çocuklarımız

neresindeyiz kendimizin

kısık bakışlarımızda

ayrılık sonraları

fonda çirkin bir manzara

bir kadeh rakının etrafında

yaşadıklarının güncesi

bir kadeh daha yetmiyor yaşadıklarımıza anason

buz koyup aşklarımıza

ipsiz sapsız kelimelerden küçük harflerle türetiyoruz

hikayemizi

acısını hafifletiyoruz -güya-acılarımızın

anlamaya çalışıyoruz ama yorgunuz

kapalı  mekanlar gibiyiz,havasız  ve basık

bencilliğin kapısındayız hepimiz oysa

-hayat manasını arıyor -

birileri yaşamaya çalışırken

birileri hep ölüyor


aşk bir kavgaymış meğer

kaybeden kadın

kaybeden erkek

kazanan ayrılık

başlamak gibiymiş bitmek…














Hiç yorum yok: