24 Ağustos 2012 Cuma

tatil sonrası ilk gün karalamaca..amatör ruh..

2001 yılından beri çalışıyorum..

Ülkede iş hayatının bildiğim çetrefilli dokusunun

artık daha da ayaklar altında olduguna dair 

inancım yükseldi..

sanırım herkes de bunun bilincinde..

kendini herşeyi bilen diye nitelendiren, sürtünerek bir yerlere gelmiş,

egosu tavan ama aslında yetersiz bu kişiler özellikle

gençleri meslekten soğutma / iş hayatında

 demoralize olmasını sağlayıcı hareketlerde bulunmak için

hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar..

12 yıldır bu zorlu yolda çok düştüm, çok yoruldum,

çok kalktım, pek çok insanın bir gün dahi dayanamayacağı

şekilde çalıştım. -iç ses- süründüm resmen :p

Her sektörde hemen hemen aynıdır

Rahat yüzü görme imkanınız pek azdır

Hele organizasyon sektöründe..

Sosyal hayatınızı, özel hayatınızı, hatta ve hatta ailenizi

bile hiçe saymanız beklenir yeri gelince..

Hasta olmak, doktora gitmek gibi en basit insani şeylere bile

tahammül yoktur bu çalışma düzeninde..

Ama hiçbirşey yıldırmamıştır sizi bu zamana kadar.. yıldırmaz da..

Azimli olmanız görülmez de başarınız kıskanılır..

En ufacık bir hata yada olumsuzlukta eline taşı alan atar..

Günah keçisi olursunuz..

Hırslı (hırs ?! dedim dikkat, azim başka bişiy)

çalışma arkadaşlarınız tarafından

suçlanmanız, kıskanılmanız için

en ufak insani bir yorumunuz yeter..

Herkes sürekli psikolojinize oynar..

Kendinizden başka kimseyi düşünmemeniz gerekir,

kimseden yardım isteme hakkınız yoktur,

çünkü, herşeyi siz 'yapmak zorundasınız' dır..

İşi safsaklayan, tabir caizse yatarak para kazananların aksine

siz ofiste yatar kalkar modtasınızdır nerdeyse..

Kırk yılın başı normal bir saatte (21:00) çıkma imkanı bulduysanız

da, eve gittiğinizde un çuvalı gibi yığılır kalırsınız :p

Sizi en çok anlaması gereken kendi yaşınızda ve deneyimizdeki

arkadaslarınız dahi sizi alakalı/alakasız herhangi bir konuda yorar..

-kendilerine eğlence sayıyıorlar böyle yaşamayı sanırım..-

Bu kadar 'mutsuzluk' içerisinde kendilerini

böyle iyi hissedeceklerini sanıyorlar sanırsam, ama nafile!..


Zamanla bu şekilde olanları görmekten

insanlıktan çıkar,

yorgunluğa, sizin milyonlarca sıkıntınız

yada yoğunluğunuz olmasına ragmen

halden anlamayan, alakasız sekilde sizi yoran,

 dünyanın kendi etraflarında döndüğünü sananlardan

sıkılmaya hatta nefret etmeye başlarsınız..

Aileniz,arkadaslarınız, sevgiliniz bu duruma anlam veremez

ve çok klasik 'çok gerginsin' ,

'sen yine neye sinirleniysen hıncını benden çıkarma',

'psikopata bağlamışsın' gibi yorumlarda bulunurlar..

Tüm rahatsızlıklardan muzdarip bir şekilde

yine de umutla hayatınızı devam ettirmeye çalışırsınız..


Kendi özel hayatında hiçbir yere gelememiş,

egosu tavan, aslında başarısız, başkasını mutsuz etmekle

mutlu olan, her daim kendini bi bok sanan insanlar

yalnız olmaya ve kalmaya mahkumdurlar..

ve malesef ki iş hayatında da mor dağların sahibidirler..

Ben işimi çok sevmeme ve iyi yapmaya endekslenmeme rağmen

hiçbirzaman hayatın sadece 'iş iş iş' ten ibaret olmadığını

düşünüyorum..

Ama böyle düşündüğünüzde de profesyonel olmamakla suçlanıyorsunuz

profesyonel düşünüp hissetmek günümüz dünyası vazgeçilmez kuralı çünkü..



Ama daha hala dünyayı gezmek istiyorum ben..

Belli bir yaştan sonra herşeyi bırakıp datçaya yerleşmek,

akşam balkonumu yıkayıp,deniz manzarası eşliğinde çayımı yudumlamak,

kitap okumak istiyorum..

Profesyonellik oysa olmuycam,

kul, köle edip insanları öyle bir alıştırıyor ki bu dünya,

sonunda hayal etmeyi bile unuturuyor insanlara..


Hayatın bu çarklarına alışmamak dileğiyle..

gururla

ve hep amatör ruh ile!..



Sevgiler :)

















Hiç yorum yok: