27 Ekim 2011 Perşembe

Zaman ve İntikam!..

Kırılmışsındır..

Bunalmış ve sıkılmış..

Çaresizce yaşadıklarını düşünürsün..

en kötüsü de sen bunları yaşarken herşey

rutinliğinde devam eder.

Ve o da devam etmektedir.

Sen acı çığlıklar içerisinde boğulurken

aşk, görmez,duymaz,bilmez..

Bir noktaya takılıp kalırsın!..                                                                        

O!..

Herşeyden kaçıp gidesin gelir..

Kalp kırıklıkları..üzüntüler..

telafisi zor acılar volta atıyordur yüreğinde..

Zihninde 'haketme-değer' kavgası..

İçinde var olan ölü tüm kötülüklerin

birden uyanır,

ayağa kalkar kötülükler kraliçesi..

zafer çığlıkları atar öfken..

isyanın baş gösterir

vahşi bir hayvan gibi diş biler nefretin..

umutlarını boğar,

merhamet dolu yüreğinde.

dürtülerek uyandırılan,

yabancısı olduğun acımasızlık

yerini alır..

Hiddet dalga dalga vücudunu sarar..

düşmanlığa taşıyan yakıcı düşünceler

çıldırtırken seni;

hayallerin adandığı gelecek,

'umudun adandığı insanın' gözlerinden ve dudaklarından

fütursuz, acımasızca dökülüp

yok olurken..

ikinci bir kişilik doğar benliğinde..

acımasız versiyonun oluşur.                                                                 

Öyle ya, umutlar ve hayaller tuz-buz olup saçılırken

yüreğe bıçak acımasızca saplanırken

yarınların anlamsızlığı gerçek yüzünü göstermeye başlar.

karanlık tünelde darmadağın hayaller..

tesellinin hiçbir anlam ifade etmedği günler..

'aldatılmışlığın ve değersizliğin' seceresi..

içinde soğuk ihaneti yaşatan acı tebessümlerin..

çaresiz yutkunuşların..

sanki kürek kemiklerinin arasından yüreğe kadar

bir hançer işler..

kurbanın çığlıklarının zerre kadar değeri yok o an..

çünkü katil, işkencenin doğal tezahürü olarak düşünür..

umutların ardından hızla baş gösteren öfke

intikam almak istercesine saldırmak ister.

ruhunun en kuytularına gömmek istersin, ama nafile..

intikam ateşi içinde çıkış yolu ararken

karıncayı bile ezmekten kaçınırken

katliam yapabilcek bir canavara dönüşebilirsin..

Bir arenaya dönüşür ruhun zamanla.

ağzından sular akan kıskaçlardan zevk alan seyirciler..

savaşın ortasında katil ve kurban..

kendi içimde,duygularımı düşüncelerimi beslediğim,

özgürlüğümü korumak için uzaklaştığım,

iznim olmadan ulaşılmayan bir arena..

Benliğimde büyüttüğüm inançlarım

ve Tanrım,

işime gelmeyene, beni rahatsız eden herşeye

karşı çıkabilceğim ruhumun karanlık yanı temsilcisi 'şeytanım'

Ve gün gelip,

savaş meydanının soğuk yüzü seni bulsun istersin.

Şaşkınlıkla beklersin..

umulan gün gelmiştir.

Şarabını içerek zevk içinde acılarını seyreden

kişi karşındadır..

Üzerinde sadece bir zırh,

ve elinde tutmasını  bile beceremediğin bir kılıç vardır

Gözlerinde kızgın bir ışık parlar.

Son derece sakinsindir..

Ve daha sessiz, daha soğuk kalpli

geçmişte onun olduğundan..

Öldürmek için aceleye ihtiyacın yoktur..

Bu anın zevkini yaşamak istersin

Hemen ölmesini değil,

yaşattıklarının hesabını vererek

ölmesini istersin..

Ani bir ön hamle yaparsın öfkeyle..

ardı arkası kesilmez sonra kılıç darbelerinin..

Zihninde yaşadığın acıların raddesi kadar zorlarsın..

daha fazla..daha da..
                                                               

Gözlerinde umut ışığı arar ama nafile..

Daha derine batırırsın..doğrulamaz sonunda..

Yere çöker acıyla inleyerek..

Gözlerinin önünde uçurum kenarına bırakıp

kaçtığı canların ahı..ezip geçtiği ruhlar..

kendi yarattığı katilini bulanık görmeye başlar

Sonunda dayanacak gücü kalmaz..

Ve katiline yalvarır:

-'Ne olur öldür artık!..'

Sen cevap vermeyerek

tiksinti ve nefret dolu bakışlarla

uzaklaşırken arenadan

olmayan Tanrısına yalvarır:

-'Ne olur al canımı,al da kurtar'

Sonunda donuk gözlerle yerde çırpınırken

Ölümün bile anlamını yitirdiği yerde

nefret bile değerini yitiriyor..

Yok oluyor o an herşey

Ve herşey bitiyor!..

























































Hiç yorum yok: