Kopkoyu karanlık..
geceyi dinliyorum..
Sessiz..sakin..
Ne sabah,ne akşam ne de üzeri..
Yine gece evet..
Ve yine uyku tutmadı..
odamın penceresi gecenin karanlığına açılıyor..
bahçede ağacın yaprakları rüzgarın şiddetini göstermekte
bir o yana bir bu yana savruluyorlar..
gözlerim, gökyüzündeki yıldızların grisinde..
gecenin karanlığında parlıyorlar bana..
Rüzgar uğultularından anlıyorum,
usul usul penceremde esintisi..
biliyorum ki açsam penceremi üşüyeceğim
ama gecenin kokusunu içime çekmek istiyorum
aklıma nedensiz sorular geliyor,
susuyorum..
hep yenilediğim uzaklıklar daha bir belirginleşiyor,
daha çok daha hızlı geçiyor anılar gözümün önünden..
elimdeki kahveyi masaya, kendimi az evel kalktığım koltuğa bırakıyorum
yalnızlığım daha da netleşiyor gündüze nazaran..
sevgi ve nefret arasında gidip geliyorum..
sadist bir aşk yaşadığımı,suratıma vurduktan sonra tokadını zaman,
daha hızlı geçiyor anılarım..
Pencereyi açıyorum,üşüyorum..
Rüzgar ne kokunu getiriyor bana, ne sesini..
Artık isteyip istemediğimi bile bilmiyorum.
Çok söyledim 'seviyorum' sözcüğünü..
Çok hissettim..Çok ağladım..
Her geçen gün seni arttırarak damarlarımın içine aldım
Seni her dudaklarıma alışımda ömrümü kısalttın
güzelliğimi aldın elimden
Ruhumu kemirdin bir fare gibi
Gaflet uykusundaydım
hasta oldum,acı çektim, akıllanmadım..
sana olan sevgim o kadar güçlü geldi ki
herşeye kulaklarımı tıkadım
Çok denedim senden kurtulmayı
her denememde sahte sözlerinle ve ışıltınla
o büyünle yine sana koşarak döndüm
Bu ben değildim, ben bile kendimi tanıyamıyordum
Ben ki,irademe güvenen biri olarak,sana karşı koyamadım
her seferinde 'bitti artık onunla ilişkim' diyordum
Ve yine sana koşuyordum
Büyük bir tutkuyla..Aşkla!..
Gizli bir çekim gücü çekti her seferinde beni sana..
Anlamadın..umursamadın..Hiçbirşeyin kıymetini bilemedin
küçümsedin çoğu zaman..
'ufak kız,küçük kız,güzel kız' tabiri caizse benlik olmayan
senin açından küçüktüm, ufaktım bir zamanlar haklısın..
duygularım kirletilmemişti..
ve ben ismimin yükünü o zamanlar taşımıyordum..
Bana ' gel oynayalım' diyorlardı senin gibi
Ben sevmiyordum istemezdim oyunları
tıpkı üç senedir seninle oynamak zorunda kaldığım bu oyun gibi..
Oyunu kaybettik,anlıyorum..
kabulleniyorum o ayrı..
Zamanın birinde kendi acılarımızda büyüdük
ve oyunları bıraktık
akrep yelkovan yarışında
yıllardır
kocaman yalnızlıktı payıma düşen..
payıma düşen herşeyi de erteledim..
...........
Ertelenemeyen tek şey; hayat
ve artık yaşamda
herkes çok değilken
çoğal(a)mıyorken aşka
yitirilen zamanın sonunda
aşk kendi elleriyle hazırlarmış
kendi düşmanını..
Canın öyle yanarmış ki,
sevgi koridorları pas tutarmış
gözyaşları kurur,
ruh yalnızlığa soyunur,
beden acının raddesinde dolaşırmış..
kimse vazgeçilmez değilmiş,
öğreniliyormuş..
acılar gün gelip tahammül sınırında
beliriyormuş,
kadında zaman geçmiyormuş,
herşey birikip yerini alıyormuş,
öfke insanın içinde sevgiden daha çabuk büyüyormuş
ve nefret asla başka bir duyguya dönüşmüyormuş..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder