7 Ekim 2011 Cuma

Hayat Oyunu..

Herkesin bildiği yollardan geçiyorum

kör,sağır,dilsiz..

engebeli, zor ama çekici..

gizli olan yasaktı..

saklıda kalanın bedeliydi acı.

Bir resimdi bu;

huzura hasret, sükunete durulan..

dimdik..

Ve hayat, yalancıydı.


Akıllı bir oyuncu,hayat

ve sen her seferinde sürüklenen olmamak için direnen

içinde sessiz çığlıklar biriktiren piyon..

Bazen öyle olur ki hatta

kaybolursun..kimseniz yok gibi gelir..

yalnızlık içinde yokolursun,

tek başına,kayıp..yıkık..

özlersin..

kaybettiklerine sarılırsın..

özgürce ağlarsın..

geç kalmışlıkların ortasında

hatıraları seversin..


........

Zaman geçer..

biriken gönül nemini salarsın

özgürlüğün sonsuz uzağına..

hoyratça savrulan zaman,

alır sızıları,koyar yerine içsel avuntularını..

Havlu atmayı mazaret olarak algılarsın..

Anlarsın ki,bir zafer değil savaş alanı

ve mücadele etmek zorundasın.

kimi azdan, kimi çoktan

kimi vardan, kimi yoktan imtihanda.

yıpranmışlığın telafisi yok

bilirsin..

sade ve basit

hayat hiçbir zaman mükemmel değil ne de olsa

zamanın koridorlarında arta kalan geçmişin

ve bugün;


aklımın kıvrımlarında yaşanmamış zamanları süpürüyorum

bağışlıyorum bugüne kalmayanı ve yok olanı yarına

ömrüne kök salmışsa da hüzün ve acı

yaralanmaya en müsait yanlarımla koşuyorum yine;



 Henüz kopmadığıma göre hala tutunuyorum!..









Hiç yorum yok: