10 Aralık 2010 Cuma

''Issız Adam'' lar...


''Yalnız''dırlar...

Kalabalıklar içinde yalnızlardır..

Çok dostu yoktur,

etrafı kalabalık olsa da..

özellikle ister böyle yaşamak..

Başkalarının hayatında yer edinemez kendine..

Kendisinden gayrısını ayak bağı olarak gören 

bu metropol adamı

sorumlu olmak istemez hiçbirşeyden

yalnızlığı özgürlük zannedip

aşkı yüreğinden sirkeleyip atar..

onun kız tavlamak,aşık olmak gibi

şeylerle uğraşmaya ne zamanı,ne iştahı vardır

Daha doğrusu bu, prensiplerine aykırıdır

Çünkü adı üstünde o -ıssız adam- dır..


Biri yüreğine dokunacak, onu sahiplenecek

onu sadece 'o' olduğu için sevecek

diye içten içe korkar

Günübirlik, sadece cinsellik üzerine dayalı ilişkileri vardır

Gizli korkuları vardır

Düzenli bir hayattan özgürlüğünü yitireceği düşüncesiyle kaçar

Kendini sevecek aşık bir kadından korkar

bağlanmaktan..

Macera sever o, heyecan sever, elde etmek ister

Koşullarında kendisine en güzel,en akıllı,en hoş kadın çıksa da 

elinin tersiyle iter,o heyecan arar..



öyle fazla boş bir adam da değildir..

hobileri,meşgaleleri vardır

 her konuda bilgisi,öngörüsü,tecrübesi veya mutlaka bir

fikri vardır.

İş aşka gelince sınıfta kalır,

yani teorisi zehirdir de,pratiği sallanır.



Ada'nın Alper'e unutulmaz sözü gibi:

''Kar üzerinde donmak üzeredirler

ama uyku tatlı gelir''


Onlar dünyanın ve toplumun ''erkeksin, hızlı yaşamalısın''

baskıları altında ezilirken film şeridi gibi hayat geçer hiçbirşey anlamadan,

filmin sonunun geldiğini anladığında film çoktan bitmiştir..

Adam filmin tekrar başlaması için sinemada aynı koltukta beklemektedir,

oysa film çoktan başka salonlarda oynatılmaya başlanmıştır.

Mutluluklarını hızlı yaşayan erkek,hüzünlerini,kederlerini

acısını yavaş yavaş yaşar..

Çünkü tüm güzellikleri tüketmiştir 

geriye kalan uzun zaman için 

yalnızlıktır




Aşk giderse ne kalır geriye?

Issız bir yaşam,

ıssız bir adam,

ıssız bir şehir belki de...



Hiç yorum yok: