Elinde ne varsa hayata dair,ötesi hiçbir şey ya da vesair...Hani demiş ya şair: Mutluluğu sende bulan senindir; ötesi misafir...
31 Ocak 2012 Salı
Ölüm Üzengisi ve Taziye...:(
:((
............
'' Başın Sağolsun!..''
''Mekanı cennet olsun!.''
''Metin ol!..''
gibi ölümlerin ardından söylenen taziye sözleri,
deyimlerimiz var..
''Başın Sağolsun''
Garipsiyorsunuz ilk duyduğunuzda
pek hoş gelmiyor ilk başta kulağa
''Hani öldü artık, napalım bak, sen çok yaşa bari''
''Unutma,hep bu acıyla yaşa!..'' gibi birşey..
Bir temenni..
'Başın Sağolsun!..'
Yani ''sen iyi ol,sağlam ol,
yerin,yurdun,eşin,çocukların,sağlığın vs. sağlam olsun
öldü artık tamam,sen sağlam ol''
Sanki biraz ''sencil'' bir temenni..
Başkasını boşver bir saatten sonra,ölenle ölünmüyor,
sana birşey olmasın gibi bir alt yapı var sanki..
Belki de doğru!..
Ölen ölüyor..toprağa veriyorsun..
Anılar kalıyor geride sadece..
Sohbetler..yaşanmışlıklar..
acıyı azaltıyor belki zamanla
alışıyorsun..
unutmuyorsun ama alışıyorsun!..
Ölüm insana konulan sınır ise bu hayatta
Gözlerini bir açıp bir kapamaksa
bir varmış bir yokmuş denen şu kısacık ömrün
ve hikayenin sonuna gelmişsin demektir..
O zamana kadar ölüm üzengisini kimse elinde tutamıyorsa
ve geride kalan bir 'hoş bir seda' ise
ötesi yalan!..
30 Ocak 2012 Pazartesi
Yeni şeyler söylemek lazım!..
Düne ait ne varsa söylenmiş yada söylenememiş,
Bıraktım hepsini orada ..
Çünkü şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi..
Her gün bir yere
Konmak ne güzel..
Bulanmadan, donmadan
Akmak ne hoş
Dünle beraber
Gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım
Hz.Mevlana
Kış ve Masumiyet!..

Dışarısı masal gibi..
Bembeyaz..
Pencereden dışarıyı
izliyorum..
Ard arda gökyüzünden inen kar tanelerini..
Şehir bembeyaz..
Eğer soğuğa aldırış etmeyen,
kardan adam yapmak isteyen
munzur bir çocuk taşıyorsan hala içinde
süperdir..
Ama hayatı takip etmeyen bir insansan
senin için pek bir anlam ifade etmiyordur bu kar sanırım..
Belki de Ege' de kar görmeden büyümenin etkisidir bu,
o yüzdendir kar a hasret oluşumuz, bilemiyorum..
sanırım 4 yaşındaydım..
ilk ve son kez kar yağmıştı kentimize..
resmi tatil ilan edilmişti resmen..
postahanede, bankada çalışanlar, okulda öğretmenler ,
dışarı çıkıp
kar topu savaşı yapmışlardı..
O da dosdoğru tutmamıştı..
kaldırım hizasında çamurla karışık olmasına rağmen..

Şimdi bakıyorum pencereden
dışarıya..
Garip bir yalnızlık hissi kaplıyor içimi..
Peşi sıra dökülen kar taneleri ve tek başına ben..
Cama burnumu dayayıp
sessizce ve sakin sadece seyrediyorum etrafı..
Hüzünlü bir tablo gibi anılarda çocukluğum...
film şeridi gibi geçiyor gözlerimden..
küçük bir çocukken, henüz saflığımızı yitirmemişken
hala bir yılda dört mevsim varken
meterolojiden habersiz kışın keyfini çıkarırdık..
havanın soğuğuna,
yağan karın çokluğuna ya da burnumuzun akmasına
ve üstümüzde kalın kabanlarımız
ya da ayaklarımızda Cat botlarımız olmamasına aldırmadan
saatlerce oynardık.
Sanırım çok küçükken böyle munzurdum..
çocuktuk çünkü,masumduk..
Ozaman dedem ölmemişti..
Ellerinde beyaz lahana posetleriyle gelirdi evimize
Annem beyaz lahana sarması yapsın diye..
Bir de ıhlamur ister, beni dizlerine oturtur
severdi..
O kar günü gelmişti..
hatta eski ve hala benim sakladığım
flaşı ayrı fotoğraf makinesiyle babam annem resim çekilmiştik..
Baba ve anne tarafından hasta olurum diye dışarı çıkarılmamış ben,,
ağlamış,pencereden sokaktaki çocukları izlerken
bana kıyamayan dedemle dışarı çıkıp kar oynamıştım..
Ellerim soğuktan hissizleşene kadar oynamıştık..
Eve döndüğümde dedeye bişiy diyemeyen anne ve babam
üstümü değiştirip ısnmamı sağlamışlardı..
Annem burnumu sildiğim giysimin kol manşetlerinde
parlayan lekeri görür, kızardı:
-Kaçkere dedim sana, şuraya silme burnunu...
sobanın dibinde minderde mayışırdım..
Ve canı sıkılan ben,babaannemin yün topacıyla oynar,
ipleri birbirine karıştırırdım :)
Yazık belki de babaannemin gözlerinin bu kadar bozuk olmasının
nedeni benim kördüğümlerdir :(
....
....
Ve bugün büyümüş..Kocaman olmuşum..
Ne o kent, bütün kar topları..dedem,ıhlamur kokusu ...Hiçbiri yok..
Sürüklenip gitmişim uzaklara..
bir kar yağışı insanı alıp götürür mü bu kadar uzağa,anılara?!
Duygularımın havayla bir hızla değişmesi sasırtıyor beni..
Pencereden uzaklaşıyorum..
Dönüp müziği açıyorum..
Fonda Manga & göksel düeti..
'dursun zaman' çalıyor..
.......
.......
28 Ocak 2012 Cumartesi
Huzurlu bir gezinti!..
Sıradan bir cumartesi..
Hava soğuk..

Kış mevsimi..etrafta kar var evet ama ben tam bir kış kadını:)
soğuk olsa da hava
ne zaman kendime kalmak, biraz soluklanmak istesem
deniz ve doğayla buluyorum kendimi..
Yeşilliği hissetmek..
Ormanda yürüyüş yapmak..
sessizlik..
Denizi görmek yetiyor..
Dalıp gidiyor..içimi boşaltıyorum
Başlı başına huzur..
Farkettim ki,
ister metropolde olun, ya da kalabalık bir başka ülkede vs.
süslü vitrinler dolu olsa da
etrafınzda
eğlenceli farklı mekanlar da olsa
Ege' de büyüdüyseniz,
her zaman aradığınız

sadece iki şey var:
Deniz ve Doğa!..
Hava soğuk..

Kış mevsimi..etrafta kar var evet ama ben tam bir kış kadını:)
soğuk olsa da hava
ne zaman kendime kalmak, biraz soluklanmak istesem
deniz ve doğayla buluyorum kendimi..
Yeşilliği hissetmek..
Ormanda yürüyüş yapmak..
sessizlik..
Denizi görmek yetiyor..
Dalıp gidiyor..içimi boşaltıyorum
Başlı başına huzur..

Farkettim ki,
ister metropolde olun, ya da kalabalık bir başka ülkede vs.
süslü vitrinler dolu olsa da
etrafınzda
eğlenceli farklı mekanlar da olsa
Ege' de büyüdüyseniz,
her zaman aradığınız

sadece iki şey var:
Deniz ve Doğa!..

Üstad' a Saygıyla!...
Kadinlar susarak giderler,
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki,
başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela,
tam tersi, konuşmamız lazım der.
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar.
Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına
ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar.
Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği,
karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar.
Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır.
Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma!
Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır.
Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir
ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa;
erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının.
Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur.
Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider!
En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir.
O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir.
Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir.
Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış
ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir.
Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı,
kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir.
Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz
ama bir kadın sessizce gider.
Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen,
ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır.
Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir,
çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.
26 Ocak 2012 Perşembe
22 Ocak 2012 Pazar
Özgür Ruhlar!..
Artık herşey sanal oldu..ilişkiler bile..
internette sosyal paylaşım sitelerinde
günü birlik ilişki statülerini değiştirenleri görünce
anladım ki, insanların ilişki kavramı da değişmekte.
'bekarım', 'ilişkim var', 'karışık ilişki içerisindeyim',
hele hiç anlam veremediğim olanı 'open relationship'
'açık yada serbest ilişki' durumu nedir bilmiyorum.
Paylaşımsa amaç,network ve sosyal paylaşım sitesi ise
adı üstünde ilişkisi olması yada olmaması neyi değiştirir ki..
bunu yayın yapsan nolur, yapmasan nolur?!..
Herkese yaygara yapmanın ne anlamı var?
Ya da ne değişiyor böyle olunca?
Geçenlerde evlendi bir arkadaşım..
ne güzel mutlu eğlenceli resimler..
düğün dernek resimleri..hemen statü 'married' yapıldı vs..
hadi anlıyorum, paylaşılması gereken önemli bir gün,mutluluk tamam..
gelin damat yan yana resimler profil resimleri oldu..statü değişti..
sadece 1 ay olmadan baktım önce resimler değişti..
sonra statüde kimle evli olduguna dair isim cıkmış,
sadece 'married' kalmış..
bir iki hafta sonra statü durumu ortadan kalkmış,hiçbirşey yazmıyor..
Noldu? çok kısa süreli bir yaygara mıydı,heyecanın şevkin bitti mi?
ilişkisi yoksa yada saklayınca potansiyel aday mı, nedir olay?
her 'single' yazılacak kurlaşılacak potansiyel mi nedir yani?
İlişki demek, bir kere çoğulluk demek..
bir kere 'biz' demek, 'ben' den sıyrılmak demek..
karşılıklı sevgi sadakat ve özveri demek!..
iki kere iki dört!..
bunu kabul edip başlamıssın demektir..
Karşılıklı sorumluluk duyulması gerekir
Biriyle ilişki içerisindeysen seviyorsan
o ilişki bitene kadar başkasıyla olmaman,
aklına getirememen,sadık olman,sevmen,
sevdiğine karşı sorumlu olman demek..
Bu yeni moda ruhlarda yeni sanal ilişkilerde malesef
anlam veremediğim bir durum:
''hem gezeyim,tozayım,takılayım,eğleneyim onla bunla günümü gün edeyim,
geceyi başkasıyla geçirsem de arada bir gene takılalım,sorumluluk duymayayım,
hem karnım doysun, hem pastam dursun'' durumu hakim..
Eğer zaten bu tarz bir insansanız..
Çok daha net ve dürüst bir şekilde ' Ben özgür ruhluyum'
'serbest takılıyorum' 'bağlılık,sadakat istemiyorum' demeniz mantıklı olur.
En azından sizinle olan kişi bunun farkında olur ve sizi olduğunuz gibi
kabul etmiş demektir
Ben aklıyla yüreğiyle ruhuyla sevenlerdenim..
Dolayısıyla hiçbir zaman şu 'açık' 'serbest' 'karışık' ilişki mantığını
anlamadım ve bana göre de değil
İnanmadığın bir ilişki yaşamaya,' seviyorum' diyip başka yürekleri kanatmaya,
tutamayacağımız vaadler yeminler vermeye, insanları aptal yerine koyup
gururu ve onuruyla oynayıp haksızlık etmeye gerek yok!..
Yaşamın değerini farketmeli
ve gerçekten sizi gerçekten seven değer veren insanlarla
geçirmeli,
yüreğinizi kıymet bilenlere emanet etmelisiniz!..
Çünkü,Hayat Çok kısa!..
internette sosyal paylaşım sitelerinde
günü birlik ilişki statülerini değiştirenleri görünce
anladım ki, insanların ilişki kavramı da değişmekte.
'bekarım', 'ilişkim var', 'karışık ilişki içerisindeyim',
hele hiç anlam veremediğim olanı 'open relationship'
'açık yada serbest ilişki' durumu nedir bilmiyorum.
Paylaşımsa amaç,network ve sosyal paylaşım sitesi ise
adı üstünde ilişkisi olması yada olmaması neyi değiştirir ki..
bunu yayın yapsan nolur, yapmasan nolur?!..
Herkese yaygara yapmanın ne anlamı var?
Ya da ne değişiyor böyle olunca?
Geçenlerde evlendi bir arkadaşım..
ne güzel mutlu eğlenceli resimler..
düğün dernek resimleri..hemen statü 'married' yapıldı vs..
hadi anlıyorum, paylaşılması gereken önemli bir gün,mutluluk tamam..
gelin damat yan yana resimler profil resimleri oldu..statü değişti..
sadece 1 ay olmadan baktım önce resimler değişti..
sonra statüde kimle evli olduguna dair isim cıkmış,
sadece 'married' kalmış..
bir iki hafta sonra statü durumu ortadan kalkmış,hiçbirşey yazmıyor..
Noldu? çok kısa süreli bir yaygara mıydı,heyecanın şevkin bitti mi?
ilişkisi yoksa yada saklayınca potansiyel aday mı, nedir olay?
her 'single' yazılacak kurlaşılacak potansiyel mi nedir yani?
İlişki demek, bir kere çoğulluk demek..
bir kere 'biz' demek, 'ben' den sıyrılmak demek..
karşılıklı sevgi sadakat ve özveri demek!..
iki kere iki dört!..
bunu kabul edip başlamıssın demektir..
Karşılıklı sorumluluk duyulması gerekir
Biriyle ilişki içerisindeysen seviyorsan
o ilişki bitene kadar başkasıyla olmaman,
aklına getirememen,sadık olman,sevmen,
sevdiğine karşı sorumlu olman demek..
Bu yeni moda ruhlarda yeni sanal ilişkilerde malesef
anlam veremediğim bir durum:
''hem gezeyim,tozayım,takılayım,eğleneyim onla bunla günümü gün edeyim,
geceyi başkasıyla geçirsem de arada bir gene takılalım,sorumluluk duymayayım,
hem karnım doysun, hem pastam dursun'' durumu hakim..
Eğer zaten bu tarz bir insansanız..
Çok daha net ve dürüst bir şekilde ' Ben özgür ruhluyum'
'serbest takılıyorum' 'bağlılık,sadakat istemiyorum' demeniz mantıklı olur.
En azından sizinle olan kişi bunun farkında olur ve sizi olduğunuz gibi
kabul etmiş demektir
Ben aklıyla yüreğiyle ruhuyla sevenlerdenim..
Dolayısıyla hiçbir zaman şu 'açık' 'serbest' 'karışık' ilişki mantığını
anlamadım ve bana göre de değil
İnanmadığın bir ilişki yaşamaya,' seviyorum' diyip başka yürekleri kanatmaya,
tutamayacağımız vaadler yeminler vermeye, insanları aptal yerine koyup
gururu ve onuruyla oynayıp haksızlık etmeye gerek yok!..
Yaşamın değerini farketmeli
ve gerçekten sizi gerçekten seven değer veren insanlarla
geçirmeli,
yüreğinizi kıymet bilenlere emanet etmelisiniz!..
Çünkü,Hayat Çok kısa!..
20 Ocak 2012 Cuma
Yolun başında..
Sen haylaz rüzgarlar önünde şimdi
Sevdanın yükünü attım omzumdanSen sandığım şey belki benim yüreğimdi
19 Ocak 2012 Perşembe
Bazıları ucuz sever!...
''Erkekler basit kızlarla sevişmeyi düşünür,
ama evlenmeyi düşünmez...
Erkekler çok kişiyle beraber olmamış,
çocuklarımın annesi olabilir dediği kadınlarla ise evlenir''
gibi saçma sözlere bakmayın siz!..
Koca bir yalandır bu!..
Kadınlarla ilgili ötekileştiren ayrımlaştıran kavramlar üretmelerinin
yanı sıra zaten doğru da değildir!..
Onlara göre hafif meşrep,kolay kadınla eğlenilir,sevişilir,yatağa gidilir..
Bazı kadınlarla hayat birleştirilir..
Onlarla ciddi ilişkiler kurulur,
romantik sevgili olunur, günü geldiğinde de evlenilir..
Anne gibi kadın tabirleri vardır..
ama zamanla kadınlığını kaybettirip
anaç olan kadını aldatmaya eğilimleri de..
Bir kere 'anne' gibi kadın olmaz..
Bir çocuk için annesi sadece anesidir çünkü..
Ona hayatını adayan,büyüten..
Kadın gerçeğiyle hiçbir ilgisi olmayan,
tamamen erkek beyninin kendi korkularına karşı yarattığı
savunma mekanizması zırvalamarıdır bunlar..
“Kadının hafif meşrep olanı...”
“Yok kadının az ve öz ilişkiye gireni...”
“Yok çocuklarımın annesi olacak olanı...”
Kadını tanımayan erkekler bilmez ki,
her kadının derinliklerinde herşeyi yapabilecek bir dişi cazibe,
ama aynı zamanda çocuklarına vakfedilecek bir kutsal annelik bulunur...
anne de bir kadındır çünkü...
Sevgileri, beğenileri ve cinsel arzuları olan bir kadın...
Gerçekte her kadının içinde her ikisi de vardır...
Ama erkeğin beyni, korkularından dolayı bunu algılayamadığı için,
yalan yanlış savunma mekanizmaları kurar..
Ve kendi kendileriyle çelişirler..
Kadınları, “hafif meşrep” ve “çocuklarımın annesi olacak” diye ayırdıklarına bakmayın
bazen en derin sevgiye, en derin bağlılığa rağmen sadık kalamaz,sevginize ihanet ederler..
Çok severken yürekten,o ufak çapkınlıklar derdindedir.
Siz bir lafıyla koşarken, aklınız yüreğiniz ondayken
o bir yığın şuh imajın maskelendiği suratlar peşindedir
Öyle pahalı hediyeler,mücevherler,özel mekanlar vs. filan da istemezsin
Onunla olduğun her yer özeldir senin için..
sadece sevsin istersin seni..
senin gibi tüm ruhuyla sevsin..
Ama olmaz..bazen özveri ve sevgin bile yetmez!..
Aşk gerçekten karşılıklı özveri ve sevgiyle bütünleşince aşk olmakta
Hayalinizdeki ruhları insanlara giydirip,sonra giydirdiğiniz o ruhlara
aşık olmayın..shakespeare'ın dediği gibi..
Sizi sevebilcek ama gerçekten sevebilcek insanlar bulabilmek mesele!
Oyüzden mangalda kül bırakmayan,sevgililerine 'seviyorum,ölüyorum' diyen
içi boş süslü kelimeler söyleyenlere inanmayın..
sevgilisine nağmeler yapan erkeğin
benliğinde aldatma dürtüsü her zaman vardır
ve bakmayın bayanları böyle kategorize etmelerine
tüm sevginize bağlılığınıza rağmen aslında kolayı, ucuzu severler.
İnsanoğlu bu!..
Kadın aşkın ötesinde
“gururu yaralanmasın” diye erkek aldatmalarına karşı
sürekli tetikte bir panter edasındadır...
erkekte 'ah beni kıskanıyor, beni merak ediyor' diye
sevinçli ve bir okadar takmaz bir ruh halinde..
Oysa deli divane olma yada aşk la bağlantılı değildir
Güven yatar altta sadece..güven..
Ve aslında erkek aşık olacağı kadını yaratır
Hafif meşreplik de kutsal annelik de kadının doğasındadır...
Sevilir ve çok özel olduğu hissetirilirse, romantik bir sevgili
ya da çocuklarınızın annesi olur...
Hissetirilmezse, hafif meşrepliğin dik alası...
Hangisi olacağı yalnızca erkeğin elindedir malesef!..

17 Ocak 2012 Salı
Bir Vazgeçiş öyküsü!..
Aşk..
Sanki bilmediğin bir akıntıda sürüklenmek gibi..
sürüklendiğin sularda boğulmak gibi..
yolun sonunu bilmeden ilerlemek,
risk almak gibi..
kimimiz cesur,kimimiz korkak..
sevgi sözcüklerine,aşka öyle bir kapılırsınız ki
adımlarınızın farkında olmazsınız..
Bir anda akıntıya kapılmış sürüklenmiş bulursunuz kendinizi..
Hep çok muhteşem birşey olarak duyduğum 'aşk' ın
aslında karşılıklı olduğunda ve özveri paylaşıldığında
ancak muhteşem olduğunu anladım..
Sabretmeyi,alttan almayı,paylaşmayı,
susmayı,geçiştirmeyi,idare etmeyi,
gerektiği yerde durmayı,
hangi konuların hassas olduğunu ve
tartışılmaması gerektiğini,
erkeklerin zaaflarını,egolarını öğrendim..
Bütün bildiklerini harmanlayıp,
en çok yürütmek istediğin,bozulmasın diye üstüne titrediğin ilişkinde
özverinin ve aşkının bazen ne yapsan da işe yaramadığını öğrendim..
Ve asla zorlamamak gerektiğini..
Hani hep ''kaçan kovalanır hesabı ''derler ya..
Belki de vazgeçmek en iyisidir diyebilmeyi,
gidebilmeyi öğrendim..
Gidebilmek, bitirmek öyle kolay değildir elbet..
varlığına çok fazla alışmışken en gerçek yürek bağını
söküp atabilmek kolay değildir
sesi,kokusu her an seninleyken..
ve yalnız onunlayken duyduğun huzur ve
içten gülümsemene rağmen
ondan kopmak kolay değildir
ama bir seçim yapmak gerekir
ve ilişkin için verdiğin özveri
ve gitmekle kalmak arasında verdiğin mücadele
o kadar yormuştur ki kalbini,
aşktan vazgeçersin..
burnunun dibinde
buz dağı gibi yükselse de umutsuzluk
'mutlu ol' diyebilmek ve vazgeçmek gerekir
Kolay değildir bu..
Erdem ister..
Onu düşünerek,ilişkinizi düşünerek
onsuz mutsuz olacağını bilerek aşkından vazgeçmek
onun bile anlayamayacağı bir erdem ister.
Öylesine derin severken,
yarım kalmışlığı hesaba katmadan,
kalbinin gözyaşlarını içine akıtarak..
Ne yapacağını bilemesen de
zamanın herşeye ilaç olacağına inanmak istersin..
Yaşadığın o güzel anıları
bir daha hiç yaşamayacağını bilmenin ağrısını,
sızısını sol yanında en çok hisseden tarafsındır.
ama aynı zamanda 'yeter' diyebilen,
gitmeyi kafasına koymuş,
mağrur,bilenmiş..
Bunca sıkıntının arasında
iki eksik beş fazla bir umuda kafa yormazsın.
Şimdi eski neşemi,dostlarımı yine geri istiyorum
yine eskisi gibi içten gülebilmek adına
Tekrar mutlu olabilmenin yollarını aramak istiyorum..
Azat ettim ruhumu..
Vazgeçiyorum..
Sanki bilmediğin bir akıntıda sürüklenmek gibi..
sürüklendiğin sularda boğulmak gibi..
yolun sonunu bilmeden ilerlemek,
risk almak gibi..
kimimiz cesur,kimimiz korkak..
sevgi sözcüklerine,aşka öyle bir kapılırsınız ki
adımlarınızın farkında olmazsınız..
Bir anda akıntıya kapılmış sürüklenmiş bulursunuz kendinizi..
Hep çok muhteşem birşey olarak duyduğum 'aşk' ın
aslında karşılıklı olduğunda ve özveri paylaşıldığında
ancak muhteşem olduğunu anladım..
Sabretmeyi,alttan almayı,paylaşmayı,
susmayı,geçiştirmeyi,idare etmeyi,
gerektiği yerde durmayı,
hangi konuların hassas olduğunu ve
tartışılmaması gerektiğini,
erkeklerin zaaflarını,egolarını öğrendim..
Bütün bildiklerini harmanlayıp,
en çok yürütmek istediğin,bozulmasın diye üstüne titrediğin ilişkinde
özverinin ve aşkının bazen ne yapsan da işe yaramadığını öğrendim..
Ve asla zorlamamak gerektiğini..
Hani hep ''kaçan kovalanır hesabı ''derler ya..
Belki de vazgeçmek en iyisidir diyebilmeyi,
gidebilmeyi öğrendim..
Gidebilmek, bitirmek öyle kolay değildir elbet..
varlığına çok fazla alışmışken en gerçek yürek bağını
söküp atabilmek kolay değildir
sesi,kokusu her an seninleyken..
ve yalnız onunlayken duyduğun huzur ve
içten gülümsemene rağmen
ondan kopmak kolay değildir
ama bir seçim yapmak gerekir
ve ilişkin için verdiğin özveri
ve gitmekle kalmak arasında verdiğin mücadele
o kadar yormuştur ki kalbini,
aşktan vazgeçersin..
burnunun dibinde
buz dağı gibi yükselse de umutsuzluk
'mutlu ol' diyebilmek ve vazgeçmek gerekir
Kolay değildir bu..
Erdem ister..
Onu düşünerek,ilişkinizi düşünerek
onsuz mutsuz olacağını bilerek aşkından vazgeçmek
onun bile anlayamayacağı bir erdem ister.
Öylesine derin severken,
yarım kalmışlığı hesaba katmadan,
kalbinin gözyaşlarını içine akıtarak..
Ne yapacağını bilemesen de
zamanın herşeye ilaç olacağına inanmak istersin..
Yaşadığın o güzel anıları
bir daha hiç yaşamayacağını bilmenin ağrısını,
sızısını sol yanında en çok hisseden tarafsındır.
ama aynı zamanda 'yeter' diyebilen,
gitmeyi kafasına koymuş,
mağrur,bilenmiş..
Bunca sıkıntının arasında
iki eksik beş fazla bir umuda kafa yormazsın.
Şimdi eski neşemi,dostlarımı yine geri istiyorum
yine eskisi gibi içten gülebilmek adına
Tekrar mutlu olabilmenin yollarını aramak istiyorum..
Azat ettim ruhumu..
Vazgeçiyorum..
'' Kış ''
Ben kışı seviyorum..
Kışın masum bakışını ve bu bakışın altındaki hırçınlığı seviyorum..
Hayatın yansıtıldığı,duyguların karardığı
ve yaşamın anlamını yitirdiği bir sabah,kimseye aldırmadan
yağan karları seviyorum..
Nasıl da kapatırlar tüm çirkinlikleri,her biri pamuk tanesi gibi olan karlar.
Biraz olsun sıcaklığı kaybetti ayaklarım,ellerim de eskisi gibi soğuk..
Bana beni anlatan rüzgarı seviyorum..
Alıp bir köşeye attığım
ve hiçbirzaman hatırlamak istemediğim anılarımı
sürükledi başka diyarlara..
Ben yağmuru seviyorum..
Pencereme çarpan üzgün damlaları..
Karamsarlaştırmıyor beni karanlık gökyüzü,
hüzünlü bulutlar,amansız rüzgar..
Her zaman güneş doğmaz ki duygularımda,
çiçekler açmaz ki kalbimde,gözlerim gülümsemez ki her bahar..
Yaşanan her günün bir anlamı var yüreğimde..
İşte ben bugünlerin anlatmak istediklerini seviyorum..
Kar yağarken dışarı çıkıp onlarla şarkılar söylemeyi,
rüzgarla konuşup masallar anlatmayı,
yağmurla birlikte ağlamayı seviyorum..
Güneşin pırıltılarını sevdiğim kadar gecenin karanlığını seviyorum..
Yanan şöminenin yanında çıtırtılar çıkaran ağaç kabuklarını seyretmeyi özlemiştim
ve anımsamayı geçen eski kışları..
Aslında ben herşeyi,
bu dünyanın baharını,kışını,
yıldızını,ay'ını,güneşini semeyi unuttuğumu hatırladım..
Kışın yağan karın soğuttuğu evlerdeki çocukların heyecanını,
Soğuktan hissedemediğim burnumu ve yüzüme yapışan kar toplarını seviyorum
Bir kardan adam yapmayı özlüyorum..
bir de kar topu savaşını..
Bir kardan adam yapalım hadi,
Erise de üzülmeyiz artık
herşeyin bir sonu olduğunu hatırlatan bu kardan adama..
Ben kışı yaşamayı sevdim..
Bu dünyada olup,aydınlığın gülümseyişini,
sabahın uyandırışını
ve yoksul insanları düşünüp haline şükretmeyi
sevdim...
Kışın masum bakışını ve bu bakışın altındaki hırçınlığı seviyorum..
Hayatın yansıtıldığı,duyguların karardığı
ve yaşamın anlamını yitirdiği bir sabah,kimseye aldırmadan
yağan karları seviyorum..
Nasıl da kapatırlar tüm çirkinlikleri,her biri pamuk tanesi gibi olan karlar.
Biraz olsun sıcaklığı kaybetti ayaklarım,ellerim de eskisi gibi soğuk..
Bana beni anlatan rüzgarı seviyorum..
Alıp bir köşeye attığım
ve hiçbirzaman hatırlamak istemediğim anılarımı
sürükledi başka diyarlara..
Ben yağmuru seviyorum..
Pencereme çarpan üzgün damlaları..
Karamsarlaştırmıyor beni karanlık gökyüzü,
hüzünlü bulutlar,amansız rüzgar..
Her zaman güneş doğmaz ki duygularımda,
çiçekler açmaz ki kalbimde,gözlerim gülümsemez ki her bahar..
Yaşanan her günün bir anlamı var yüreğimde..
İşte ben bugünlerin anlatmak istediklerini seviyorum..
Kar yağarken dışarı çıkıp onlarla şarkılar söylemeyi,
rüzgarla konuşup masallar anlatmayı,
yağmurla birlikte ağlamayı seviyorum..
Güneşin pırıltılarını sevdiğim kadar gecenin karanlığını seviyorum..
Yanan şöminenin yanında çıtırtılar çıkaran ağaç kabuklarını seyretmeyi özlemiştim
ve anımsamayı geçen eski kışları..
Aslında ben herşeyi,
bu dünyanın baharını,kışını,
yıldızını,ay'ını,güneşini semeyi unuttuğumu hatırladım..
Kışın yağan karın soğuttuğu evlerdeki çocukların heyecanını,
Soğuktan hissedemediğim burnumu ve yüzüme yapışan kar toplarını seviyorum
Bir kardan adam yapmayı özlüyorum..
bir de kar topu savaşını..
Bir kardan adam yapalım hadi,
Erise de üzülmeyiz artık
herşeyin bir sonu olduğunu hatırlatan bu kardan adama..
Ben kışı yaşamayı sevdim..
Bu dünyada olup,aydınlığın gülümseyişini,
sabahın uyandırışını
ve yoksul insanları düşünüp haline şükretmeyi
sevdim...
13 Ocak 2012 Cuma
Özveri, hep kendinden götürür!...
Yüreğin acır..
Boğazın düğümlenir..
sanırsın ki koca bir yumruk gelmiş oturmuş..
yutkunamazsın..
Gözlerinden yaşlar ağır ağır süzülür..
için acır..
'ağlamayacağım' dedikçe daha çok ağlarsın..
tutmaya çalıştıkça coşar seller gibi..
iğneler saplanır sanki kalbine..
ruhun daralır..bunalırsın..
damla damla akan yaşlar değildir sadece..
akıp giden zaman küçülür gözünde..
kopar yüreğinde bişiyler..
zehirini akıtırsın aslında..
içini boşaltır ,
kalbindeki yaradan kurtulursun..
geçer sancılar bir zaman sonra..
olgunlaşırsın..
olgunlaştıkça safça inandığın aşk gerçeği değerini yitirir
bilirsin ki sarıldığın adam seni haketmedi..
uğruna ölüp bittiğin adam aslında sana değer vermedi
hem de hiçbir zaman!
vazgeçmeyi öğretir hayat sana..
kendinden başka doğru olmadığını görürsün
tek başına yalnız acılarla yüzleştiğinde..
İçindeki kadına sarılırsın..
bilenmiş,güçlü,yenilmez,mağrur ve aşka inanmayan..
Çok uzun emek vermiş,beyni,ruhu,yüreği ile seven
aşkına sahip çıkan kadın yok olur artık..
Anlarsın ki,
ne kadar razı olursan o kadar rızanı alıp gidiyorlar
ne kadar inanırsan o kadar ihanet ediliyor
ne kadar çok seversen o kadar acıyor kalbin
ve özveri hep kendinden götürüyor
'an' lar ve 'anılar' oluyor
geride kalan!..
Boğazın düğümlenir..
sanırsın ki koca bir yumruk gelmiş oturmuş..
yutkunamazsın..
Gözlerinden yaşlar ağır ağır süzülür..
için acır..
'ağlamayacağım' dedikçe daha çok ağlarsın..
tutmaya çalıştıkça coşar seller gibi..
iğneler saplanır sanki kalbine..
ruhun daralır..bunalırsın..
damla damla akan yaşlar değildir sadece..
akıp giden zaman küçülür gözünde..
kopar yüreğinde bişiyler..
zehirini akıtırsın aslında..
içini boşaltır ,
kalbindeki yaradan kurtulursun..
geçer sancılar bir zaman sonra..
olgunlaşırsın..
olgunlaştıkça safça inandığın aşk gerçeği değerini yitirir
bilirsin ki sarıldığın adam seni haketmedi..
uğruna ölüp bittiğin adam aslında sana değer vermedi
hem de hiçbir zaman!
vazgeçmeyi öğretir hayat sana..
kendinden başka doğru olmadığını görürsün
tek başına yalnız acılarla yüzleştiğinde..
İçindeki kadına sarılırsın..
bilenmiş,güçlü,yenilmez,mağrur ve aşka inanmayan..
Çok uzun emek vermiş,beyni,ruhu,yüreği ile seven
aşkına sahip çıkan kadın yok olur artık..
Anlarsın ki,
ne kadar razı olursan o kadar rızanı alıp gidiyorlar
ne kadar inanırsan o kadar ihanet ediliyor
ne kadar çok seversen o kadar acıyor kalbin
ve özveri hep kendinden götürüyor
'an' lar ve 'anılar' oluyor
geride kalan!..
10 Ocak 2012 Salı
Bazen sadece ^ karmakarışık ^
Yürüyorum akşamın telaşı üzerimde
benim ve aslında etraftaki herkesin..
ağırlaşıyor düşüncelerim akşamın sessizliğinde.
daha da hızlanıyor adımlarım..
içinde bulunduğum ruh hali karmakarışık..
tükenmeyen koşuşturmalar..yaşamımızda acelemiz varmış
gibi yüklenen o enerjimiz..
canıma okuyor herşey..
gel-gitler,çıkmazlar yoruyor..
Kendime ait zamanlarda tenhaları seçiyorum.
kendime ait problemlerle başa çıkmayı çoktan öğrendim.
Fakat beni asıl yoran zaman tünelinde birikmişlikler,
geçmişteki zamana mıh gibi aklımı takan dıştan gelen etkiler,
dışardan gelen uğultulara 'dur' diyemiyorum bazen..
ufacık bir şey belki önemsiz
bir boşluk anında aklıma yerleşiyor,
gereksiz gibi görünen ayrıntılar
hayatın keyiflerini içeren düşünceleri silip
konuk oluveriyor bir anda..
Güne enerjik, güvenle başlayıp
sonra sönük ve yorgun bitiriyorum..
İnsanların maskesi ve samimiyetsizliği
güven duygumu asgariye indiriyor..
yapay- sahte gülücükler, ilişkiler vs..
her yeni gün her defasında şifresini çözüp çözüp
her doğru çıkan tahminimde resetlediğim insanlar
biraz daha mutsuz ve tedirgin etse de
bir o kadar da güçlü oluyorum..bileniyorum..
Seni kamçılayan ama seni yıkan bir enerjiden hoşlanmak
sanki bir çeşit intihar gibi..
Herşeye rağmen içimde güzel 'an'lar büyütüyorum
Çoğu zaman affedici olmak çok ağır oluyor
ama unutuyorum..
masum düşüncelerle hafifliyorum..
Bazen içimdeki 'ben' lerle kavga ediyorum..
Kaç tane ben var,
kaçına hükmediyorum
yada onlar bana bilmiyorum:)
Her birine laf anlatıp ıslah etmekle
-bazen hepsini susturmakla-
ne kadar zaman harcıyorum bilemezsiniz:)
Gerçek, içindeki 'ben' i bahanesiz ve gerçekçi izlediğinde
karşına çıkıyor
sorgusuz,sualsiz..
bunlar var ediyor seni..koruyor zırh gibi
kabuğunda duyguların,
yüreğinde inanç ve umut adına birkaç cümle
uğraşıyorsun..
sevgisiz,ruhsuz,bencil,duyarsız birşey olup kalırsın yoksa..
Başka türlü ben 'ben' olamam ki..
Zehir zemberek acı çeksem de..mutluluktan uçsam da..
yalnız kalsam da..
değişemem ki..
İçinde 'aşk' ve 'güven' olmayan hiçbirşeye katılamam ki..
Bunu yapamam..
benim ve aslında etraftaki herkesin..
ağırlaşıyor düşüncelerim akşamın sessizliğinde.
daha da hızlanıyor adımlarım..
içinde bulunduğum ruh hali karmakarışık..
tükenmeyen koşuşturmalar..yaşamımızda acelemiz varmış
gibi yüklenen o enerjimiz..
canıma okuyor herşey..
gel-gitler,çıkmazlar yoruyor..
Kendime ait zamanlarda tenhaları seçiyorum.
kendime ait problemlerle başa çıkmayı çoktan öğrendim.
Fakat beni asıl yoran zaman tünelinde birikmişlikler,
geçmişteki zamana mıh gibi aklımı takan dıştan gelen etkiler,
dışardan gelen uğultulara 'dur' diyemiyorum bazen..
ufacık bir şey belki önemsiz
bir boşluk anında aklıma yerleşiyor,
gereksiz gibi görünen ayrıntılar
hayatın keyiflerini içeren düşünceleri silip
konuk oluveriyor bir anda..
Güne enerjik, güvenle başlayıp
sonra sönük ve yorgun bitiriyorum..
İnsanların maskesi ve samimiyetsizliği
güven duygumu asgariye indiriyor..
yapay- sahte gülücükler, ilişkiler vs..
her yeni gün her defasında şifresini çözüp çözüp
her doğru çıkan tahminimde resetlediğim insanlar
biraz daha mutsuz ve tedirgin etse de
bir o kadar da güçlü oluyorum..bileniyorum..
Seni kamçılayan ama seni yıkan bir enerjiden hoşlanmak
sanki bir çeşit intihar gibi..
Herşeye rağmen içimde güzel 'an'lar büyütüyorum
Çoğu zaman affedici olmak çok ağır oluyor
ama unutuyorum..
masum düşüncelerle hafifliyorum..
Bazen içimdeki 'ben' lerle kavga ediyorum..
Kaç tane ben var,
kaçına hükmediyorum
yada onlar bana bilmiyorum:)
Her birine laf anlatıp ıslah etmekle
-bazen hepsini susturmakla-
ne kadar zaman harcıyorum bilemezsiniz:)
Gerçek, içindeki 'ben' i bahanesiz ve gerçekçi izlediğinde
karşına çıkıyor
sorgusuz,sualsiz..
bunlar var ediyor seni..koruyor zırh gibi
kabuğunda duyguların,
yüreğinde inanç ve umut adına birkaç cümle
uğraşıyorsun..
sevgisiz,ruhsuz,bencil,duyarsız birşey olup kalırsın yoksa..
Başka türlü ben 'ben' olamam ki..
Zehir zemberek acı çeksem de..mutluluktan uçsam da..
yalnız kalsam da..
değişemem ki..
İçinde 'aşk' ve 'güven' olmayan hiçbirşeye katılamam ki..
Bunu yapamam..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)