Huzur denilen o şeyin her santimine ihtiyacım var bu aralar.
Bana biraz bahar gerekiyor..
Çok üşüdüm.
Elinde ne varsa hayata dair,ötesi hiçbir şey ya da vesair...Hani demiş ya şair: Mutluluğu sende bulan senindir; ötesi misafir...
30 Mayıs 2012 Çarşamba
29 Mayıs 2012 Salı
yeraltından notlar
'' Niçin iyilik üstüne, güzel yüce şeyler üstüne anlayışım derinleştikçe,
hasetlik, kötülükle, çirkinliklerle daha çok karşılaşıyorum,
neredeyse boğulmama ramak kalıyor?”
hasetlik, kötülükle, çirkinliklerle daha çok karşılaşıyorum,
neredeyse boğulmama ramak kalıyor?”
karalamaca...
Bugün anladım ki,
bir insan diğer bir insana
bazan hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş
Gene bugün daha bir anladım ki,
onu kaybettikten sonra,
ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim..♥♥
bir insan diğer bir insana
bazan hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş
Gene bugün daha bir anladım ki,
onu kaybettikten sonra,
ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim..♥♥
28 Mayıs 2012 Pazartesi
26 Mayıs 2012 Cumartesi
İş yeri insanın ruhunu alır ?!..
Üniversite yıllarımdan bu yana tecrübem
ve çevrem hep organizasyon yönünde
ilerlememe sebep oldu
ve yıllardır kendi işimi kurmayı
çok istiyordum..
Sevdiğim işi yapmayı..
Sonunda gerçekleşti isteğim.
Ancak dışardan göründüğü gibi değil
diyenleri anladım..
İşin en önemsiz kısmından en mühim noktasına kadar
zamanında öğrenci iken bile part-time çalışmış olmam,
yıllardır organizasyon işlerinde bulunmuş olmam
avantaj olarak yansımakta bana şu an
Ancak anladım ki,
Birinin patron olabilmesi, şirket yönetebilmesi,
insanlara koç,lider,yönetici vs olabilmesi için
önce işinin hizmetçiliğini yapmış olması,
o işi sevmesi gerekli..
İşin hizmetçiliği kısmı eleman olarak yetişmesi,yani
onları da anlayabilmesi,onlar gibi düşünebilmesi gerektiği,
eleman gibi hissedebilmesidir..
Paranın herşeyi satın alabilceğini yada çözüm olacağını sanıyorsanız
kesinlikle aldanıyorsunuz..
Para mı, Çevremi derseniz; Çevre derim
Paranın çözemeyeceği yerler var ve
Network ne kadar geniş ve etkili ise
o kadar daha kolay çözebiliyorsunuz
ulaşabiliyorsunuz gereksinim duyduğunuz şeye
En basit örnek işinizde yeterli düzgün eleman buluamıyorsunuz
''Aman canım eleman mı salla dolu,
yerine yenisini bulurum,kovarım etrafta işsiz çok'
diyenler çoktur eminim ama
nitelikli düzgün kaliteli eleman bulmak
gerçekten çok zor..
Günümüzde artık elemanlarda
'ne iş olsa yaparım abi' modunda dolaştıklarından,
patronlarda elemana köle muamelesi yapmayı
sanki kendilerine hak biliyorlar..
Patron demek ay sonunda iyi para verip
'Ben ne dersem onu yapmalısın' modunda dolaşmak değildir.
Çalışana fazla para verip onu ezmek,
işlerin yolunda gitmesini beklemek,
verim beklemek
yöneticilik değil malesef..
Elemanlara verdiği para karşılığında
insanların hayatlarını satın aldığını sanan tipler
kendilerini patron sanmaktalar..
Tabii bu arada iyi bir eleman olmakta para karşılığında,
patron ne derse onu yapmak asla olmamalıdır bana göre..
İşin niteliğini yerinde zamanında yapmaktır..
12 yıllık iş hayatımda birçok işadamı, yönetici
gözlemleme yada tanıma fırsatım oldu
hatta tecrübe etme durumumda olmadı değil bu tarz yöneticileri..
Hemen hemen yarıdan fazlası parayı amaç olarak gören,
ömürlerinin yarısını ailesinden/sevdiklerinden uzakta
masa başında geçirip,onu bunu satın almaya çalışıp,
satın alamadıklarını etkisiz hale getirip,
gecenin bir vaktine kadar takım arkadaşlarıyla çalışmaya çalışan,
etrafında metaya endeksli örülü
duvarlarıyla paranın esiri olaya hevesli kişilerdir..
Zaten asosyal olduklarından bu durumdan,
kendileri gibi bir okadar benzer üstlerine
kendilerini daha da göstermek için uğraşan,
verilen statünün sözde (?!) imajıyla mutlu kişiliklerdir
Etrafındaki takım arkadaşları da eğer işyeri ruhunu almışsa- ki büyük ihtimal-
zaten böyle bir yönetici ile çalışmaktan sosyalleşememiş olduğundan ve
paranın amaç olduğu konusunda hemfikir olduklarından
onlarda pastadan kendilerine düşen en büyük dilimi kapmak için
ağızları bir karış açık, ona yaranabilmek için,
gerekirse çalışma arkadaşlarının, onun bunun kuyusunu kazıp,
hatta kendi içinde gruplaşıp, hiç aksatmadan yalakalık yapıp
en iyi, en güvenilir(?!) eleman olmak için yarışırlar..
Ben bu evreleri bizzat gözlemlemiş ve tecrübe etmiş biri olarak
tek başıma yapmadığım,elemana hatta toplu gruplar halinde çalışmaya
fazlasıyla ihtiyacı olan biri olarak piyasada eleman bulmak ta kolay olmadığından
kendi kadromu oluşturmaya ve aynı zamanda korumaya bakıyorum..
Bunu yaparken sadece iş sonrası 'al bu senin sus payın,al paranı otur aşağıya'
demektense,benimle birlikte severek çalışmaları için, hatta işini benim sevdiğimden
daha çok sevmesi için imkanlar sunmaya çalışıyorum..
Çünkü elemanıma güvenmeyi tercih ediyorum..
Sorumluluk bilincinde işleri eksiksiz yerine getirmek için yönlendiriyorum
Sorunlara ve yapılması gerekenlere dahil oluyorum
Ancak kesinlikle daha mantıklı ve makul çalışma sisteminden yanayım..
İşe giriş çıkış saatlerimiz geç olduğundan servis sağlayıp,günlük sigortalarını
yaptıgımı,taksi paralarına kadar verdiğimi gören bir arkadaşım bir gün dönüp
bir event sonrası 'senden patron olmaz canım' dese de :P
aslında biliyorum ki insanlar koyun gibi güdülmeyi istemiyor
ve yaptığı işi sevmek istiyor,işine huzurlu gitmek istiyor
ve sanılanın aksine sayıları da çok fazla..
hatta'' serbestlik ile işler yürümez ''diyip kızanlar oldu ilk başta
''eğer güven ve insiyatif olgularını elemana aşılarsanız emin olun
yaptığı işe sizden daha fazla sahip çıkar'' derdi Carlo Bernardini..
kendisiyle partner olarak bir eventte çalışma imkanımız oldu ve
nacizane tavsiyelerini benimle paylaşırken sorduğum soru üzerine böyle
demişti..
kendisinin ne kadar titiz ve disiplinli çalışıp
ama aynı zamanda elemanları nasıl motive ettiğini
nasıl sempatik yaklaştığını,öğretici olduğunu gördüğümde
her şirketin kendi içindeki kültürü ile yaşayıp büyüdüğünü
ve bu kültürün o firmaya firma sahibi tarafından aşılandığını anladım..
Tüm mesele sabit düşünmemek..
öğrenmeye açık olmak
karşılaştığımız durumlarda bile kendimize göre sabit düşüncemiz
ve onu değiştiremiyor olmamız.
İğneyi önce kendine sonra başkasına misali…
P.S. Daha çok yolum var,
ilerliyorum :)
Sevgiler!..
ve çevrem hep organizasyon yönünde
ilerlememe sebep oldu
ve yıllardır kendi işimi kurmayı
çok istiyordum..
Sevdiğim işi yapmayı..
Sonunda gerçekleşti isteğim.
Ancak dışardan göründüğü gibi değil
diyenleri anladım..
İşin en önemsiz kısmından en mühim noktasına kadar
zamanında öğrenci iken bile part-time çalışmış olmam,
yıllardır organizasyon işlerinde bulunmuş olmam
avantaj olarak yansımakta bana şu an
Ancak anladım ki,
Birinin patron olabilmesi, şirket yönetebilmesi,
insanlara koç,lider,yönetici vs olabilmesi için
önce işinin hizmetçiliğini yapmış olması,
o işi sevmesi gerekli..
İşin hizmetçiliği kısmı eleman olarak yetişmesi,yani
onları da anlayabilmesi,onlar gibi düşünebilmesi gerektiği,
eleman gibi hissedebilmesidir..
Paranın herşeyi satın alabilceğini yada çözüm olacağını sanıyorsanız
kesinlikle aldanıyorsunuz..
Para mı, Çevremi derseniz; Çevre derim
Paranın çözemeyeceği yerler var ve
Network ne kadar geniş ve etkili ise
o kadar daha kolay çözebiliyorsunuz
ulaşabiliyorsunuz gereksinim duyduğunuz şeye
En basit örnek işinizde yeterli düzgün eleman buluamıyorsunuz
''Aman canım eleman mı salla dolu,
yerine yenisini bulurum,kovarım etrafta işsiz çok'
diyenler çoktur eminim ama
nitelikli düzgün kaliteli eleman bulmak
gerçekten çok zor..
Günümüzde artık elemanlarda
'ne iş olsa yaparım abi' modunda dolaştıklarından,
patronlarda elemana köle muamelesi yapmayı
sanki kendilerine hak biliyorlar..
Patron demek ay sonunda iyi para verip
'Ben ne dersem onu yapmalısın' modunda dolaşmak değildir.
Çalışana fazla para verip onu ezmek,
işlerin yolunda gitmesini beklemek,
verim beklemek
yöneticilik değil malesef..
Elemanlara verdiği para karşılığında
insanların hayatlarını satın aldığını sanan tipler
kendilerini patron sanmaktalar..
Tabii bu arada iyi bir eleman olmakta para karşılığında,
patron ne derse onu yapmak asla olmamalıdır bana göre..
İşin niteliğini yerinde zamanında yapmaktır..
12 yıllık iş hayatımda birçok işadamı, yönetici
gözlemleme yada tanıma fırsatım oldu
hatta tecrübe etme durumumda olmadı değil bu tarz yöneticileri..
Hemen hemen yarıdan fazlası parayı amaç olarak gören,
ömürlerinin yarısını ailesinden/sevdiklerinden uzakta
masa başında geçirip,onu bunu satın almaya çalışıp,
satın alamadıklarını etkisiz hale getirip,
gecenin bir vaktine kadar takım arkadaşlarıyla çalışmaya çalışan,
etrafında metaya endeksli örülü
duvarlarıyla paranın esiri olaya hevesli kişilerdir..
Zaten asosyal olduklarından bu durumdan,
kendileri gibi bir okadar benzer üstlerine
kendilerini daha da göstermek için uğraşan,
verilen statünün sözde (?!) imajıyla mutlu kişiliklerdir
Etrafındaki takım arkadaşları da eğer işyeri ruhunu almışsa- ki büyük ihtimal-
zaten böyle bir yönetici ile çalışmaktan sosyalleşememiş olduğundan ve
paranın amaç olduğu konusunda hemfikir olduklarından
onlarda pastadan kendilerine düşen en büyük dilimi kapmak için
ağızları bir karış açık, ona yaranabilmek için,
gerekirse çalışma arkadaşlarının, onun bunun kuyusunu kazıp,
hatta kendi içinde gruplaşıp, hiç aksatmadan yalakalık yapıp
en iyi, en güvenilir(?!) eleman olmak için yarışırlar..
Ben bu evreleri bizzat gözlemlemiş ve tecrübe etmiş biri olarak
tek başıma yapmadığım,elemana hatta toplu gruplar halinde çalışmaya
fazlasıyla ihtiyacı olan biri olarak piyasada eleman bulmak ta kolay olmadığından
kendi kadromu oluşturmaya ve aynı zamanda korumaya bakıyorum..
Bunu yaparken sadece iş sonrası 'al bu senin sus payın,al paranı otur aşağıya'
demektense,benimle birlikte severek çalışmaları için, hatta işini benim sevdiğimden
daha çok sevmesi için imkanlar sunmaya çalışıyorum..
Çünkü elemanıma güvenmeyi tercih ediyorum..
Sorumluluk bilincinde işleri eksiksiz yerine getirmek için yönlendiriyorum
Sorunlara ve yapılması gerekenlere dahil oluyorum
Ancak kesinlikle daha mantıklı ve makul çalışma sisteminden yanayım..
İşe giriş çıkış saatlerimiz geç olduğundan servis sağlayıp,günlük sigortalarını
yaptıgımı,taksi paralarına kadar verdiğimi gören bir arkadaşım bir gün dönüp
bir event sonrası 'senden patron olmaz canım' dese de :P
aslında biliyorum ki insanlar koyun gibi güdülmeyi istemiyor
ve yaptığı işi sevmek istiyor,işine huzurlu gitmek istiyor
ve sanılanın aksine sayıları da çok fazla..
hatta'' serbestlik ile işler yürümez ''diyip kızanlar oldu ilk başta
''eğer güven ve insiyatif olgularını elemana aşılarsanız emin olun
yaptığı işe sizden daha fazla sahip çıkar'' derdi Carlo Bernardini..
kendisiyle partner olarak bir eventte çalışma imkanımız oldu ve
nacizane tavsiyelerini benimle paylaşırken sorduğum soru üzerine böyle
demişti..
kendisinin ne kadar titiz ve disiplinli çalışıp
ama aynı zamanda elemanları nasıl motive ettiğini
nasıl sempatik yaklaştığını,öğretici olduğunu gördüğümde
her şirketin kendi içindeki kültürü ile yaşayıp büyüdüğünü
ve bu kültürün o firmaya firma sahibi tarafından aşılandığını anladım..
Tüm mesele sabit düşünmemek..
öğrenmeye açık olmak
karşılaştığımız durumlarda bile kendimize göre sabit düşüncemiz
ve onu değiştiremiyor olmamız.
İğneyi önce kendine sonra başkasına misali…
P.S. Daha çok yolum var,
ilerliyorum :)
Sevgiler!..
25 Mayıs 2012 Cuma
By my dear dad!..
Gönül insanı, bin kere kırılsa üzülse de asla kötülük düşünmez..
bin defa rencide edilse de kimseyi kırmaz..
herkesi herşeyi yaratılışıyla kucaklamak hem bir seviye, hem erdemdir
gerçek insan; yollarına iyi niyet taşları döşer,
kin,nefret,öfke gibi duygularını kontrol altına alabilendir!..
Ah baba ahh..
özlemek çok fena..seni anlamak daha da!..
bin defa rencide edilse de kimseyi kırmaz..
herkesi herşeyi yaratılışıyla kucaklamak hem bir seviye, hem erdemdir
gerçek insan; yollarına iyi niyet taşları döşer,
kin,nefret,öfke gibi duygularını kontrol altına alabilendir!..
Ah baba ahh..
özlemek çok fena..seni anlamak daha da!..
!!!
Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür diyen Platon'a
maalesef bize dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek cevap verdik!..
maalesef bize dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek cevap verdik!..
Bam teli
Seni üzene bir yere kadar katlanacaksın..
Sonra onu katlayacaksın,mektubun arasına koyup postalayacaksın
Usul budur,herkes hakkını böyle bulur :P
Sonra onu katlayacaksın,mektubun arasına koyup postalayacaksın
Usul budur,herkes hakkını böyle bulur :P
24 Mayıs 2012 Perşembe
23 Mayıs 2012 Çarşamba
terapi
Canım yandı
Kırıldım
kuyumu kazdı/lar
yanıldım
içim artık acımıyor
değmezmiş
bunun tek sebebi psikolojik mesafemi korumamakmis.
Koruyamadim!
Kırıldım
kuyumu kazdı/lar
yanıldım
içim artık acımıyor
değmezmiş
bunun tek sebebi psikolojik mesafemi korumamakmis.
Koruyamadim!
karalamaca..
''Biri sürekli canınızı yakmaya çalışıyorsa, o'nu unutmanızdan korkuyordur''
by my psychologist!
by my psychologist!
21 Mayıs 2012 Pazartesi
Günün Sözü..
Derin deniz taş atmakla bulanmaz.Taşı atanın eli yorulduğu gibi atılan taşlar da kaybolur gider...
20 Mayıs 2012 Pazar
19 Mayıs 2012 Cumartesi
karalamaca..
♥
Yanlış düşünebilirsin, yanlış anlayabilirsin, yanlış yapabilirsin
ama asla yanlış hissedemezsin!!!
Yanılmıyorum biliyorum!..♥
ama asla yanlış hissedemezsin!!!
Yanılmıyorum biliyorum!..♥
Günün sözü..
Beni kötü biri olarak hatırlamanızın hiçbir sakıncası yok..
Çünkü bana en çok iyi biri olduğumda zarar verdiniz!..
Çünkü bana en çok iyi biri olduğumda zarar verdiniz!..
17 Mayıs 2012 Perşembe
özü sözü topu budur!..
Çok sahteler gördük!..
Çok sevenler!..
Yüze gülenler!..
Kin tutanlar!..
Kıskananlar!..
Çekemeyenler!..
Arkadan konuşanlar!..
Sonunda herkesi eledik...
Bi Biz kaldık!..
Çok sevenler!..
Yüze gülenler!..
Kin tutanlar!..
Kıskananlar!..
Çekemeyenler!..
Arkadan konuşanlar!..
Sonunda herkesi eledik...
Bi Biz kaldık!..
16 Mayıs 2012 Çarşamba
Karalamaca..
Objektif bakış açısı olan,
gerçek kapasitesini keşfetmiş,
sadece yemek,içmek,yatmak,çoğalmak için
burada olmadığını bilen,
hayatı bir gelişim yeri olarak gören,
paylaşmayı seven dolayısıyla kendini -meli, -malılarla
sınırlamayan, yaratıcı, insana birşeyler katan,
her bir adımını gelişim ve paylaşım için atan,
hayatı sadece bir kare olarak değerlendirmeden
farklı yönlerden geniş açıdan bakabilen,
kendi yüceliğini keşfetmiş
' çok yönlü ' insanları seviyorum!..
ki yeni bir event için bulunduğum yerde
böyle biri ile sohbet ediyorum şu an :)
Ne mutlu bana!..
gerçek kapasitesini keşfetmiş,
sadece yemek,içmek,yatmak,çoğalmak için
burada olmadığını bilen,
hayatı bir gelişim yeri olarak gören,
paylaşmayı seven dolayısıyla kendini -meli, -malılarla
sınırlamayan, yaratıcı, insana birşeyler katan,
her bir adımını gelişim ve paylaşım için atan,
hayatı sadece bir kare olarak değerlendirmeden
farklı yönlerden geniş açıdan bakabilen,
kendi yüceliğini keşfetmiş
' çok yönlü ' insanları seviyorum!..
ki yeni bir event için bulunduğum yerde
böyle biri ile sohbet ediyorum şu an :)
Ne mutlu bana!..
Tilki kürkçü hikayesi
Kürkçü mü olmak zordur; her gittiğinde geri dönecek olan tilkiyi bekleyen.
tilki mi olmak zordur; her gidişinde aynı yere dönecek olan.
Kürkçü mü daha karaktersizdir; her gelişinde tilkiyi affeden?
yoksa tilki midir karaktersiz olan; her gidişin sonunda aynı adrese döneceğini bile bile giden?
Bilinmez...
Ama bilmediği birşey vardır tilki kardeşin:
geri geldiği dükkanın sahibinin artık kürkün içindekiyle değil de
kürkün ederiyle daha çok alakalı olduğunu anladığında büyük hayal kırıklığına uğrayacaktır!..
tilki mi olmak zordur; her gidişinde aynı yere dönecek olan.
Kürkçü mü daha karaktersizdir; her gelişinde tilkiyi affeden?
yoksa tilki midir karaktersiz olan; her gidişin sonunda aynı adrese döneceğini bile bile giden?
Bilinmez...
Ama bilmediği birşey vardır tilki kardeşin:
geri geldiği dükkanın sahibinin artık kürkün içindekiyle değil de
kürkün ederiyle daha çok alakalı olduğunu anladığında büyük hayal kırıklığına uğrayacaktır!..
ZZZzzzz...
Susmak cümlenin istirahat halidir.
İstirahat bitince çıkan cümle dinç olur.
Çok konuşup cümleyi yorma, yoksa cümle alem yorulur!.
İstirahat bitince çıkan cümle dinç olur.
Çok konuşup cümleyi yorma, yoksa cümle alem yorulur!.
15 Mayıs 2012 Salı
İlan :P
Taşınma kararım doğrultusunda
Tek bir valiz+lap top malumunuz yolculuk etmenin
daha kolay olduğuna ve
yeni ev kuracağım yerde yeni eşyalar almanın
taşımaktan daha kolay olacağına karar vermiş bulunmaktayım.
Bunun sonucu olarak da oda mı bir elden geçirip varımı yoğumu
satmak fikrinde yoğunlaştım.
kısa bir süre önce zaten teyzeminde zorlamalarıyla
bir temizlikte eşyalarımın yarısını çeşitli
ihtiyacı olan kişilere dağıtmıştım.
Öğrencilikten beri tv,çamasır makinası,elektrik süpürgesi vs derken
herşeyden 2 tane olan evde kullanılmayan eşyaların
konduğu yer bile depo olmaktan çıktı
Kendime sadece hoşuma giden ve/veya anısı
olan eşyalarımı saklamıştım.
ama artık onları da ne kadar önem versem de kullanmadığımı
fark ettim.
Dolayısıyla
Giysi+Takı+Ayakkabı+Çanta+Ev eşyası+Elektronik
tümünden oluşan satış linklerini yakında burada yayınlamaya başlıyorum.
boyum 1.76 kilom 52 ayakkabı numaram 39-40-41 ayakkabısına
göre değişiyor zaten linklerde de belirteceğim.
Kıyafetlerde Small-Medium veya 36/38 arası değişecek
Tek bir valiz+lap top malumunuz yolculuk etmenin
daha kolay olduğuna ve
yeni ev kuracağım yerde yeni eşyalar almanın
taşımaktan daha kolay olacağına karar vermiş bulunmaktayım.
Bunun sonucu olarak da oda mı bir elden geçirip varımı yoğumu
satmak fikrinde yoğunlaştım.
kısa bir süre önce zaten teyzeminde zorlamalarıyla
bir temizlikte eşyalarımın yarısını çeşitli
ihtiyacı olan kişilere dağıtmıştım.
Öğrencilikten beri tv,çamasır makinası,elektrik süpürgesi vs derken
herşeyden 2 tane olan evde kullanılmayan eşyaların
konduğu yer bile depo olmaktan çıktı
Kendime sadece hoşuma giden ve/veya anısı
olan eşyalarımı saklamıştım.
ama artık onları da ne kadar önem versem de kullanmadığımı
fark ettim.
Dolayısıyla
Giysi+Takı+Ayakkabı+Çanta+Ev eşyası+Elektronik
tümünden oluşan satış linklerini yakında burada yayınlamaya başlıyorum.
boyum 1.76 kilom 52 ayakkabı numaram 39-40-41 ayakkabısına
göre değişiyor zaten linklerde de belirteceğim.
Kıyafetlerde Small-Medium veya 36/38 arası değişecek
14 Mayıs 2012 Pazartesi
issyeeaannn!...
Herşeye burnunu sokan insan tipi azalarak bitin,bir tükenin yaaa...
Benim hayatım, benim seçimlerim, benim hatalarım, benim sorunlarım, benim yalnızlığım;
yani özetle: Sizi ilgilendirmez!..
Kişisel hatalarım,seçimlerim,geleneksel doğrularınızdan daha değerlidir!..
Nokta!..
Benim hayatım, benim seçimlerim, benim hatalarım, benim sorunlarım, benim yalnızlığım;
yani özetle: Sizi ilgilendirmez!..
Kişisel hatalarım,seçimlerim,geleneksel doğrularınızdan daha değerlidir!..
Nokta!..
12 Mayıs 2012 Cumartesi
Futbol ve Beden kültürü
Bu gün günlerden
sabaha kadar beynimizin içine edicek kornalar
ve lölölö diye böğüren taraftar sesleri günü..
Şimdi '' aman canım futbol ve kadın,
hahh, ne anlar ki zaten ''
dediğinizi duyar gibiyim ama ilgilenmediğimden
ya da sevmediğimden söylemiyorum bunu..
Tam da tersi küçüklüğümden beri basketbol oynadığım
sporla ilgilendiğim ve futbolu takip edip, sevdiğim için
söyleyebiliyorum
Dünyada ve ülkemizde en çok seyredilen ve en popüler olan
spor dallarından biri futbol evet..fakat güzelliklerinden çok
son dönemde şiddet ve şiddete yönelik hareketleriyle yer almakta ve
işin boyutu zevkle izlenen moral bulunan ya da günlük stresin atıldığı
bir sosyallik aracından çıkıp ayrımcılığa, hakaret,küfür etmeye
insanlar arası çatışmaya ve kutuplaşmaya doğru gitmekte..
Beden kültürü ve spor boyutunda bakılmamakta artık malesef..
Sporun temel mantığı ve kurallarının hiçe sayıldığı bir ortam haline geldi..
Ki spor evrensel kültürün bir parçası,
dünyada dili,ırkı,dini farklı insanları birleştiren
bir vasıtadır aslında..
Fiziksel faydalarının yanı sıra ruh sağlığını da olumlu etkileyen
sosyal ve moral kazançlar sağlamak için takip edilen bir etkinliktir
Ama araştırmalar bile sosyal medya,abartılan spor müsabakaları
ve tutumlar yüzünden şiddete yönelimin arttığını göstermekte.
Herşeyden önce sporu seven ve
Beden kültürüne önem veren biri olarak
güç ve iktidar söyleminin ön plana alınıp
diğer herşeyin yok sayıldığı
tüm söylem ve tutumları kınıyorum
üstün gelme ve galibiyet üzerinden
herşeyin makbul sayıldığı bir zihniyet
bir bakışı olamaz..olmamalı..
Kısır döngü halinde çünkü..
Maçtan sonra bol küfürlü hakaretli tweet ler yada faeten mesajlar
okuyacağız,bol bol birbirlerinin aşağılandığı videolar yüklenecek,
basın abarttıkça abartacak,birileri çıkıp maçtan sonra silah sıkacak,
birbirlerini bıçaklayacak,taşkınlık yapacak yada..
yarın hiçbirşey olmamış gibi normal hayatımıza geri döneceğiz..
Kaldığımız yerden yine bildiğimizi okuyacağız..
........
........
Umarım güzel bir maç olur
Zevkle 'futbol' izleriz
ve
Ertesi gün anneler günü..
Hiçbir anne günü gözü yaşlı kutlamasın!..
sabaha kadar beynimizin içine edicek kornalar
ve lölölö diye böğüren taraftar sesleri günü..
Şimdi '' aman canım futbol ve kadın,
hahh, ne anlar ki zaten ''
dediğinizi duyar gibiyim ama ilgilenmediğimden
ya da sevmediğimden söylemiyorum bunu..
Tam da tersi küçüklüğümden beri basketbol oynadığım
sporla ilgilendiğim ve futbolu takip edip, sevdiğim için
söyleyebiliyorum
Dünyada ve ülkemizde en çok seyredilen ve en popüler olan
spor dallarından biri futbol evet..fakat güzelliklerinden çok
son dönemde şiddet ve şiddete yönelik hareketleriyle yer almakta ve
işin boyutu zevkle izlenen moral bulunan ya da günlük stresin atıldığı
bir sosyallik aracından çıkıp ayrımcılığa, hakaret,küfür etmeye
insanlar arası çatışmaya ve kutuplaşmaya doğru gitmekte..
Beden kültürü ve spor boyutunda bakılmamakta artık malesef..
Sporun temel mantığı ve kurallarının hiçe sayıldığı bir ortam haline geldi..
Ki spor evrensel kültürün bir parçası,
dünyada dili,ırkı,dini farklı insanları birleştiren
bir vasıtadır aslında..
Fiziksel faydalarının yanı sıra ruh sağlığını da olumlu etkileyen
sosyal ve moral kazançlar sağlamak için takip edilen bir etkinliktir
Ama araştırmalar bile sosyal medya,abartılan spor müsabakaları
ve tutumlar yüzünden şiddete yönelimin arttığını göstermekte.
Herşeyden önce sporu seven ve
Beden kültürüne önem veren biri olarak
güç ve iktidar söyleminin ön plana alınıp
diğer herşeyin yok sayıldığı
tüm söylem ve tutumları kınıyorum
üstün gelme ve galibiyet üzerinden
herşeyin makbul sayıldığı bir zihniyet
bir bakışı olamaz..olmamalı..
Kısır döngü halinde çünkü..
Maçtan sonra bol küfürlü hakaretli tweet ler yada faeten mesajlar
okuyacağız,bol bol birbirlerinin aşağılandığı videolar yüklenecek,
basın abarttıkça abartacak,birileri çıkıp maçtan sonra silah sıkacak,
birbirlerini bıçaklayacak,taşkınlık yapacak yada..
yarın hiçbirşey olmamış gibi normal hayatımıza geri döneceğiz..
Kaldığımız yerden yine bildiğimizi okuyacağız..
........
........
Umarım güzel bir maç olur
Zevkle 'futbol' izleriz
ve
Ertesi gün anneler günü..
Hiçbir anne günü gözü yaşlı kutlamasın!..
11 Mayıs 2012 Cuma
9 Mayıs 2012 Çarşamba
yoğunluk arası karalamacalar..
Sadece bir mail ile başladı herşey..
Ortak bir tanıdık tavsiyesi ile
Carlo Bernardini ile tanıştım..
Önce bir tanıdık sayesinde müdürüne
mail attım..
Sonra görüşmeye gittim..
Görüşme çok verimli ve etkili geçti..
Carlo Bernardini nin enerjisi büyüledi..
Muhteşem bir İtalyan..
Kendisinin de orda olması büyük bir şanstı benim için..
Ve iş ortaklığımız başladı..
Sohbet keyifliydi..
Aile,iş yaşantısı tecrübeler derken
çok güzel bir sohbet sonrası
nacizane tavsiyelerini de iletti..
Kendisi aileden yiyecek içecek sektöründe..
Aile restaurant otel işinde olunca işin mutfağında büyüyorsunuz..
Hayatımda hem iş hayatında bu kadar başarılı
hem özel hayatında bu kadar sempatik enerjisi süper bir insan tanımadım..
İnanılmaz dikkatli, dakik, titiz ve sorumluluk sahibi biriyle çalışmak
size de çok şey katıyor..
''Bunlar varsa çekilmez olur o kişi yahu'' demeyin,
eğer kişiliği oturmuş,burnu kaf dağında olmayan, egosuz,rahat ise
ne kadar disiplinli olursa olsun çalışmak zevk veriyor size..
Onu tanıdıktan sonra iş ve özel hayat dengesini bu kadar iyi oturtan
biri olabiliyor demekki diye düşünüyorsunuz..
Kendisine verilen talep edilen yemekleri yapan catering firmaları
ya da yemek şirketlerinden çok farklı çalışmakta Carlo Bey,
İnanılmaz planlı,her aktiviteyi değerlendirip
kişiye özel detayları bile atlamayan
her eventi ayrı bir proje olarak gören titizlikle hazırlayan bir insan..
Masaları sandalyeleri giydirirken, ortam süslemesi yaparken,
set-up ya da örtüleri yerleştirirken bizleri bile yönlendirmesi,
çok yönlü bakış açısı etkileyici..
yemeğimi yapayım sunayım geceyim türden biri değil kesinlikle..
Nasıl başarılı olduğunun cevabı sanırım..
İtalyan konsolosluğunun kokteyl ve ardından yemeğine
hazırlıklar öncesinde tanıştık kendisiyle..
ve aldığı yemek davetlerinin organizasyon kısmını üstlenecek
bir organizasyon firmasına ihtiyacı
olduğunu belirtti ve beraber çalışmayı teklif etti..
Çok büyük bir şans ve referans oldu benim için..
Önce kendisiyle italyan konsolosluğunun kokteyl ve yemeğini hazırladık..
Hazırlıklar esnasında o yoğun tempoda herşeye yetişmesi,
enerjisi, dikkati,personeli motive etmesini gözlemlemek gerekiyor
Masaların arasından geçerken bile yamuk duran bir çatalı farkedip düzeltmesi,
çok yoğun ve stres altında iken enerjik bir şekilde çalışabilmesi..
o koşuşturmasına tanıklık ettikten sonra
anladım ki çok yönlü insanları seviyorum
ve başarının sırrı da bu!..
Şimdi ingiltere konsolosluğunun kokteyl ve yemeğinin
hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyoruz..
Ve umarım hep bu şekilde güzel aktivitelerde beraber çalışma imkanımız devam eder..
Hayat bazen bir göz kırpmasıdır..
kapatıp açarsın bambaşka yerlerde bulursun kendini..
Bilinmez..
P.S. Bugün çok yoruldum.. bir o kadar da eğlendim.
Nihayet bitmek üzeree... derhal kahve içmeliyim..:p
İyi günler!..
5 Mayıs 2012 Cumartesi
Canım Annem!...
Hastane odasındayım..
Annem çok şükür daha iyi..
Tanrım çok şükür onu bize bağışladı!..
O kadar çok korktum ki,
anlatamam..
Tanrım kimseye sevdiklerinin acısını göstermesin
hatta kaybetme korkusu bile yaşatmasın!..
Normalde 'babaya aşırı düşkün' kız evlat olarak
anladım ki,
annem aslında diğer yarımmış..
sanki hiç kopmayacak bir bağ,
hep yanımda olacak,
içimi ısıtacak ,
ve eşsiz sevgisini hep hissedeceğim
kocaman bir yürek..
Farkettim ki
Ona adanmış bir yazım yok
Öyle çok endişelendim ve korktum ki
hayatımda ilk kez annem için,
- yazı kanıttır somuttur bakidir-
duygularımı döküyorum yazıya..
Öyle bir ilişki bir bağ ki bu,
yıllar geçse de unutulmaz,
kalbin hep en özel yerindedir..
İlk koku, ilk kucak tır anne..
aradaki yaş ve nesil farkına her ne kadar arada
yenik düşseniz de,en çetin kavgaları onunla yapsanız da
kalbinizdeki yoğun sevginin önüne hiçbirşey geçemiyor
İki farklı nesil ama beraber atan iki yürek..
Ben çok şanslıyım...
Annesinin sevgisiyle büyüyebilcek kadar şanslı bir kız çocuğu
olduğum için..
O benim her zaman en yakın sırdaşım,dostum,arkadaşım oldu..
Çocukluğum mis gibi kurabiye börek kokan evde
kardeşimle oyunlar oynayarak geçti..
Okuldan eve geldiğimizde bizi sımsıcak karşılayan gülümsemesi..
Çocukluğumuzdan itibaren bize kattıkları,fedakarlıkları..
Nasıl unutabilirim ki..
O uyurken bu anılar film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor
onu seyrediyor ve ağlıyorum..
:((
...
...
Henüz bir anne olmanın ne demek olduğunu
boyutlarını bilmiyorum
Henüz diyorum;
Çünkü vakti zamanı gelip
annemin de dediği gibi
doğduğu andan itibren
cicili bicili rengarenk giysilerle
süsleyeceğim,
kendimden çok onun mutlu olmasını dileyeceğim,
canımdan kanımdan bir parça olarak yetiştireceğim
bir kızım olursa,
aynen annemin dediği gibi,
çok sevecek ve kalbimin en özel yerinde koruyacağım..
Tanrıma şükürler olsun
Benim hala hayatta olan kusursuz bir annem var...
Her geçen gün daha iyi anlıyorum onun değerini..
Annem değil, ben değişiyorum. Yaşım ilerledikçe,
olgunlaşıyor ve anlıyorum
Bu sözleri annemin kendisine söyleyemiyorum ne yazık,
oysa duygularımı kaleme almak ne kolay..
Annem,
Teşekkür ederim!..
Bizi büyütürken gösterdiğin sevgiye, sabıra ve onca çabaya..
özveri için..
Bebekken arkamızdan koşup,ergenken asabiyetimizi anlamana,
sevgi dolu ve bağışlayıcı olduğun için..
Her zaman öğüt vermeye hazır olduğun halde
sadece olman gerektiğinde olduğun için..
Binlerce kez söyleyebilceğin durumla karşılaşmana ragmen
'Ben sana dememiş miydim?' demediğin için..
Sadece hep kendin olduğun için..
Herşeyi bildiğine inanan üniversite öğrencisini
hoşgördüğün için..
Bir gün olgunlaşacağımızı anlayıp sabırla beklediğin için..
Teşekkür ederim!..
Tanrım onu benden ayırmasın!.
Tüm anne ve çocuklarının aralarında bu naif sevgi güzelliklerle
yaşasın!..
Bir kız evlat!..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)