Tedavülden kalkmış çok eski bir kağıt parayız biz,
defalarca harcanmış, yıpranmış ve neticede çok kullanılmışız.
Şimdi ise antikacılar peşimizde ve bizi saklamak için yarışıyorlar,
oysa zamanında bir sinema biletine bile yetmiyorduk biz.
Şimdi bir sinemayı bile satın alabiliriz ama haketmediğimiz bir değer karşılığında.
Zaman gözyaşlarımızın bedelini ödeyecek kadar cömert olsaydı keşke,
o zaman bir sinema bileti değil de
bir elma şekeriyle de mutlu olurduk zamanın herhangi bir diliminde..."
Elinde ne varsa hayata dair,ötesi hiçbir şey ya da vesair...Hani demiş ya şair: Mutluluğu sende bulan senindir; ötesi misafir...
29 Kasım 2010 Pazartesi
Yitik Aşklar!..

mevsim baharı gösteriyor olacak nihayet
Kalbin hızlı atacak,
Hayata farklı bakacaksın
Bir bir düşünmeye başlayıp bir kerede çözmeye çalıştığın sorunların yerini
günü birlik endişeler alacak
Daha coşkulu, daha heyecanlı olacaksın
.......
Sonrası mı..
Kazandıkların yalnızca bir resim
vakit kaybetmeyi de öğretecek
Zamanla sararacak herşey
mevsim sonbaharı gösteriyor olacak nihayet
Ruhun bedenini ayakta tutacak,
Bir gün herşeyi kazandığında
ayağın kayacak,tökezleyeceksin
hayat yüzleştirecek seni
Vakit seni seviştiğin zamanlarda yalnız bırakırken,
sen sevginin ne olduğunu anlamaya çalışacaksın
silmeye çalıştıkça artacak gözyaşların
ta ki ağlamamayı öğrenene dek
zaman senden akıttığı yaşlarla büyütecek acı tohumlarını
ve bir gün hepsini sana verecek geri,
tekrar ağlatacak seni,
ağlamamayı öğrenmiş olsan da tutamayacaksın kendini
yanmaya başlayacaksın,çırılçıplak kaldığın an
yandıkça azalmaya, azaldıkça kaybolmaya
kayboldukça unutulmaya...
ve zaman seni de kaldırmış olacak tozlu raflarına
Tozlandıkça eskiyeceksin
tıpkı güneşten sararmış perdeler gibi..
.........
..........
Hiçbirşeyiz...hiçbirşey
Çoğalamıyoruz aşka
Hiçliğimize rağmen yaşıyoruz
yalandan da olsa koşuyoruz
Çok sevmedik,çok ağlamadık belki de
her batışında ruhumuzu acıtan dikenlerimizi sevemedik
sözlerimizle büyütmeye çalıştık
bedenler sevişti yalnızca,ruhlarımızı saymadık
beynimizi haykırdık..
seviş getirdik bedenlerimize,
üstümüzü sıyırıp sadece..
üşümemeye çalıştık hep
aşkın en soğuk olduğu gecelerde
yapayalnız bedenlerimizde
-soluk aldıkça eskir insanın ciğeri-
üşüdük..
ama isteyerek
ama istemeyerek
yavaşça
üzerek
yitirildik!..
Tekil Aşk!..
kimsenin değildir hatıralar
sevgiler,aşklar ve yalnızlıklar
-olduğu gibidir
herkesindir hayaller,umutlar
uzaklar,yakınlar ve yollar
-oldukları yerdedir
gözyaşları kimsesizdir
mutluluklar,acılar ve de yaşananlar
-olağan şeylerdir
zaman unutmaya çalıştıkça
hatırlanan olacaktır
güneş doğmaya devam ettikçe
hayaller yaşayacaktır
çığlıklar bedeni yordukça
gözyaşları yaşlanacaktır
aşk sıradan filmlerin
tek başrol oyuncusudur
sanmayın ki iki kişiliktir aşk
biri hep dublördür
zor olanı hep o yapar
aşk kolay bir sahne değildir
defalarca çekilir
bir kez yaşanır
sevgiler,aşklar ve yalnızlıklar
-olduğu gibidir
herkesindir hayaller,umutlar
uzaklar,yakınlar ve yollar
-oldukları yerdedir
gözyaşları kimsesizdir
mutluluklar,acılar ve de yaşananlar
-olağan şeylerdir
zaman unutmaya çalıştıkça
hatırlanan olacaktır
güneş doğmaya devam ettikçe
hayaller yaşayacaktır
çığlıklar bedeni yordukça
gözyaşları yaşlanacaktır
aşk sıradan filmlerin
tek başrol oyuncusudur
sanmayın ki iki kişiliktir aşk
biri hep dublördür
zor olanı hep o yapar
aşk kolay bir sahne değildir
defalarca çekilir
bir kez yaşanır
'Hiç'liğin anatomisi..
Hayatın her teli yalnızlık dolu ince bir sitem aslında..
Zamanın eskittiği yorgunlar olarak yaşıyoruz
Ruhumuzun en karanlık diplerinden seslenir acılarımız, yeryüzünün en uzak köşelerine kadar..
Buruşturup atılan rujlu bir genç kız mendili gibidir aşk; avunup durur ruh,
bedense hep zayıf, hep ayakta..
Hep susuyoruz hayata dair kemikleşiyoruz..katılaşıyoruz adeta
hayata dair bir küçük not düşüyor her günümüzden..
_vakit ölme vakti değil,
sana acı veren ne varsa herşeyi öldürme vakti!
Herşey gibi, herkes gibi, yalnızlık gibi, aşk gibi, zor gibi..
Hayatın koşuşturmasına sıkışmış biz gibi..
kurgulanmış yazgılarımız gibi..
Hep gibi ama hiç, hiç değil bu...
susturmaya çalıştıkça akan
gözyaşlarımıza benziyor herşey..Orospu oluyor kelimelerimiz,
bel kıvırıyor hayata, oysa çoktan kıçını dönmüş hayat bize..
-aşk acılardan büyür
kimsesiz,çaresiz
bir yanı hep eksik
siluetli ama resimsiz...
Zamanın eskittiği yorgunlar olarak yaşıyoruz
Ruhumuzun en karanlık diplerinden seslenir acılarımız, yeryüzünün en uzak köşelerine kadar..
Buruşturup atılan rujlu bir genç kız mendili gibidir aşk; avunup durur ruh,
bedense hep zayıf, hep ayakta..
Hep susuyoruz hayata dair kemikleşiyoruz..katılaşıyoruz adeta
hayata dair bir küçük not düşüyor her günümüzden..
_vakit ölme vakti değil,
sana acı veren ne varsa herşeyi öldürme vakti!
Herşey gibi, herkes gibi, yalnızlık gibi, aşk gibi, zor gibi..
Hayatın koşuşturmasına sıkışmış biz gibi..
kurgulanmış yazgılarımız gibi..
Hep gibi ama hiç, hiç değil bu...
susturmaya çalıştıkça akan
gözyaşlarımıza benziyor herşey..Orospu oluyor kelimelerimiz,
bel kıvırıyor hayata, oysa çoktan kıçını dönmüş hayat bize..
-aşk acılardan büyür
kimsesiz,çaresiz
bir yanı hep eksik
siluetli ama resimsiz...
Hayat oyununda yalnızlık salınımları..
Umutlarımızı çizip, kat be kat yorgunluk yüklüyoruz sırtlarımıza
ağır yükler, derin hayaller...
Hayata dair...Kimi zaman kural ihlali, kimi zaman ödün vermeler,
bazen de yalnızca sessizlik..
Akıp gidiyoruz kendi yalnızlığımızın atmosferinde..
Hayallerimiz basamaklardan ibaret, birine ulaşmak için diğerini kullanabilyoruz
ve acımadan üstüne basıp geçiyoruz ondan..
Koşulsız sevmeye çalışırken, koşullu kalıyor ayrılıklar..
Her defasında hastalanıyor ruhumuz ve ağır ilerleyen bir
hastalığa dönüşüyor ruhumuzda oluşan yara izleri..
İzler unutulmuyor, izler hepimizin..
Kayıp bir eşyaya dönüşüyor hayatlarımız en ihtiyacımız olduğu an kendimize,
bulamıyoruz kendimizi dağınık hayatlarımızda..Yaşlanıyoruz..
Yaşlandıkça bölünüyoruz, bölünüp azalıyoruz, azaldıkça unutuyoruz, unutuluyoruz..
Döngü aynı hep..
zaman ve mekan hep aynı..
kovaladıkça akrep yelkovanı bıkmadan, usanmadan, yorulmak nedir bilmeden
hatırlatıyor bize geçmişimizi..
Suçumuz sadece sevginin anlamını ararken yalnızlıkla boğuşmaksa,
biz güçlüyüz demeli herkes..
Hayatı anlamakla yön bulduğu vakit, neden ve sonuçlar;
hiçkimse yürüdüğü yolun yanlış olduğunu iddia etmemeli
ve inandıkları uğruna vazgeçeceklerini de göze almalı.
İnsanın en büyük korkusu yalnızlık değil, sevgisizlik olmalı.
Bir adada tek başımıza kalmadığımız sürece yalnızlık korkutmamalı bizi.
Susmak, yalnızca kaçmak değil, aynı zaman da bir büyüklüktür,
gürültüye dönüşmediği sürece..
Karmaşalar gölge gibidir, ayrıntıları içinde saklar.
Yaşamak için kendine ihtiyacın olduğu kadar başkalarına da ihtiyacın vardır,
başkalaşmadığın sürece yaşamak senin içindir.
Mutluluk içinde çoğulluğu taşır, yalnızlıksa sadece tekil bir yaklaşımdır hayata..
yazgımızın karanlığına gülerken,
engin denizler kadar derin, gelecek kadar belirsiz
gece vakitleri gibi sessiz
-içimizde ağlayan kan-
uzak, çok uzak bir yalnızlık var
yarım yamalak anlayacağın..
ağır yükler, derin hayaller...
Hayata dair...Kimi zaman kural ihlali, kimi zaman ödün vermeler,
bazen de yalnızca sessizlik..
Akıp gidiyoruz kendi yalnızlığımızın atmosferinde..
Hayallerimiz basamaklardan ibaret, birine ulaşmak için diğerini kullanabilyoruz
ve acımadan üstüne basıp geçiyoruz ondan..
Koşulsız sevmeye çalışırken, koşullu kalıyor ayrılıklar..
Her defasında hastalanıyor ruhumuz ve ağır ilerleyen bir
hastalığa dönüşüyor ruhumuzda oluşan yara izleri..
İzler unutulmuyor, izler hepimizin..
Kayıp bir eşyaya dönüşüyor hayatlarımız en ihtiyacımız olduğu an kendimize,
bulamıyoruz kendimizi dağınık hayatlarımızda..Yaşlanıyoruz..
Yaşlandıkça bölünüyoruz, bölünüp azalıyoruz, azaldıkça unutuyoruz, unutuluyoruz..
Döngü aynı hep..
zaman ve mekan hep aynı..
kovaladıkça akrep yelkovanı bıkmadan, usanmadan, yorulmak nedir bilmeden
hatırlatıyor bize geçmişimizi..
Suçumuz sadece sevginin anlamını ararken yalnızlıkla boğuşmaksa,
biz güçlüyüz demeli herkes..
Hayatı anlamakla yön bulduğu vakit, neden ve sonuçlar;
hiçkimse yürüdüğü yolun yanlış olduğunu iddia etmemeli
ve inandıkları uğruna vazgeçeceklerini de göze almalı.
İnsanın en büyük korkusu yalnızlık değil, sevgisizlik olmalı.
Bir adada tek başımıza kalmadığımız sürece yalnızlık korkutmamalı bizi.
Susmak, yalnızca kaçmak değil, aynı zaman da bir büyüklüktür,
gürültüye dönüşmediği sürece..
Karmaşalar gölge gibidir, ayrıntıları içinde saklar.
Yaşamak için kendine ihtiyacın olduğu kadar başkalarına da ihtiyacın vardır,
başkalaşmadığın sürece yaşamak senin içindir.
Mutluluk içinde çoğulluğu taşır, yalnızlıksa sadece tekil bir yaklaşımdır hayata..
yazgımızın karanlığına gülerken,
engin denizler kadar derin, gelecek kadar belirsiz
gece vakitleri gibi sessiz
-içimizde ağlayan kan-
uzak, çok uzak bir yalnızlık var
yarım yamalak anlayacağın..
Hayatsa Kastedilen!..
Hayatımıza neleri sığdırıyoruz
nelerden vazgeçiyoruz zamansız
ne kadar sevdik ki yürekten
içimiz acıyor apansız
Gün geçtikçe çoğalan koca bir yığın hayaller
yaşamaya çalıştıkça altında kaldığımız koca bir çığ..
sustukça azalan
konuştukça çoğalan
bir sessizlik bu!..
Boşver, yaşayamadıklarını
vakit yaşadıkların için geçmekte..
dönüp durursun öleee..
bırak!..son bir sözün varsa,
söyleme!..
zamanın saati yok kolunda
sonsuza dek yaşayamayacaksın
yaşlanıyor hayat da sen gibi
saçların gibi dökülecek aşkların
önce beyaz, sonra bembeyaz olacaksın
Hayatın anlamını aradığında kendini bulmalı insan
yalnızlık kadar büyük bir okyanusta
ve kazandıkların kadardır kaybettiklerin
parçası olduğun şeydedir o nokta
yaşam kadar sıcak, ölüm kadar soğuk
var olduğun sınırda tek bir gerçeklik
oluşunun yokoluşuna paralelliği
sadece ve sade...
nelerden vazgeçiyoruz zamansız
ne kadar sevdik ki yürekten
içimiz acıyor apansız
Gün geçtikçe çoğalan koca bir yığın hayaller
yaşamaya çalıştıkça altında kaldığımız koca bir çığ..
sustukça azalan
konuştukça çoğalan
bir sessizlik bu!..
Boşver, yaşayamadıklarını
vakit yaşadıkların için geçmekte..
dönüp durursun öleee..
bırak!..son bir sözün varsa,
söyleme!..
zamanın saati yok kolunda
sonsuza dek yaşayamayacaksın
yaşlanıyor hayat da sen gibi
saçların gibi dökülecek aşkların
önce beyaz, sonra bembeyaz olacaksın
Hayatın anlamını aradığında kendini bulmalı insan
yalnızlık kadar büyük bir okyanusta
ve kazandıkların kadardır kaybettiklerin
parçası olduğun şeydedir o nokta
yaşam kadar sıcak, ölüm kadar soğuk
var olduğun sınırda tek bir gerçeklik
oluşunun yokoluşuna paralelliği
sadece ve sade...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)