1 Eylül 2011 Perşembe

Eylül ve Ramazan...

Aylardan Eylül...

''Eylül hüzün ayıdır '' derler ya,

sanırım doğru

Herşey sarıya bürünmeye başlar ya hafiften

solar ya;

bu mudur insanı hüzne götüren?!


Bilinmez....

Ve aylardan eylül ama yanı sıra aynı zamanda Ramazan Bayramı...

Eski kuşaklar hatta benim çocukluğumda bile

bayramlar ev ev gezmeler yapılan,

büyüklerin elleri öpülen, ev baklavası yenilen,

harçlık toplanan,

hoş sohbet bayramlar olarak akıllarda yer etse de

artık ''kısa kafa dinlemek için güneye kaçılan tatil yapılan

birkaç günlük geziler için fırsat'' anlamında

şu an günümüzde bayram tatilleri..




Egenin şirin bir ilçesinde..

Çocukluğumun geçtiği yeşil, havuzu, parkı olan sitede dolaşıyorum..

Kulağımda ''çıtı pıtı'', ''kızkaçıran fişek'' sesleri...

tadı damağımda elma şekeri,leblebi tozu..

Gözlerim saçları kırmızı tokalarla 'at kuyruk' bağlanmış,

parmakları boğum boğum,

üzerinde beyaz kollu, kırmızı ekoseli, fırfırlı elbisesi,

ayağında uçları dantelli, beyaz kısa çoraplar

ve kırmızı tokalı rugan ayakkabılarıyla

''aç kapıyı bezirganbaşı'' nı oynayan kız çocuğunu aradı..


Henüz 6 yaşında...

Başucunda ayakkabılarıyla yatmış,

bayram sabahını zor etmiş şirin kız çocuğunu..


Göremedim..

Bayağı dolaştım çocukluğumun geçtiiği sokakları,

parkı, sallandığım salıncağı aradım..

Kızları korkutan şakalar yapan,

saçlarımızı çekip kaçan yaramaz erkek çocukları da yoktu..

'yakar top' oynayan ''cicilerini'' giymiş ''cici'' kızlar da...


Kendi bayramlığımı kendim aldığım bir bayram günündeyim..

Çocukluğuma yolculuk ediyorum...


Önce kucağında saatlerce sohbet ettiğim, bana hikayeler anlatan,

kocaman yürekli dedemi, ''bıyıklı tentene'' mi ziyaret ettim

ama bu sefer kabristanda..

Ağladım ben özlemle..

Yine hikayeler anlattı bana,

saatlerce konustuk yine, öğütler verdi

''Sabırlı ol'' dedi...

'' Kalbinde kin büyütme sakın!''


Sonra kalan üç-beş eş dost, tanıdığa rast geldim,bayramlaştık,

el öptüm..

Benim çocuğumun benim elimi öpmesine ise daha çok var...!!...

.........

.........


Eylül........

Hüzün............Ayrılık.....

Soluk her yer,ıssız..

O yüzden hüzün ile yan yana

O yüzden bir sızı titretir içimi..

Her gidiş, ardında tortulaşmış hüznü biriktirir.

Kalana, gidenin yasını tutmak düşer çokça.

Ya gidene?!

...........

Gidip döndükten sonra

herşeyi bıraktığı yerde bulmak istiyor insan..

Herşey değişiyor ama

O anlar, insanlar, mekanlar dursun istiyorsunuz

ama dallarında düşmek için fersiz bir serin rüzgarı bekleyen

yapraklarıyla titreyen sonbahar ağacı gibi Eylül ve kelimeler..

Ve Herşey..

..........

..........

Zaman geçiyor............

Değişiyor herşey!.....





Hiç yorum yok: